Makale özeti ve diğer detaylar.
Yeni dünya düzeninde iletişim politikaları her geçen gün önemini artırırken, evrilerek yeni boyutlara giren bu genel süreci anlamlandırmak için mikro süreçler de ele alınmalıdır. Bu çerçevede yeni iletişim teknolojilerinin bireysel kullanım alanındaki yönelimlerinin nasıl şekillendiğine bakmak gerekmektedir. Bu çalışmada yeni iletişim teknolojilerinden cep telefonunun kullanım alışkanlıkları ve tüketim bilincine yönelik tutumlarına dair bazı veriler yapılan ampirik çalışmayla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Böylelikle birikim düzeni sonrası ortaya çıkan yeni teknolojilerin ''ihtiyaç mı oldu u yoksa empoze mi edildiğine'' dair tartışmaya katkıda bulunarak, tüketim anlayışının cep telefonu örneğinde sorgulanması amaçlanmıştır. Günümüz ortamında şartları belirleyen insanların beklentileri değil pazarın yapısal durumudur. Burada dikkat çekilen nokta ise tüketirken daha çok para ve zaman harcatmak üzere hazırlanmış çok çeşitli ürünlerin büyük oranda iletişim teknolojilerinde kendini göstermesidir. Liberal pazar anlayışı içinde tüketicinin bilinçli olduğunu ve ne istediğini bilerek pazara yöneldiğini varsaymanın yanlışlığı ortaya çıkmaktadır. Bu olumsuzluklar ise bilinç endüstrisinin süslenmiş gelişmelerini gölgede bırakmaktadır.
While the communication policies have been raising their importance, the micro durations should also be argued in order to give meaning to this general duration which has entered into new sizes by evolving. In this frame, it should be studied that how the tendencies of new communication technologies are taking shape in the area of personal usage. In this study, some datum about the habits of mobile phone usage, one of the new communication technologies, and the tendencies towards the consciousness of consumption were tried to be revealed by an empirical study. Thus, it was aimed to examine the understanding of consumption in mobile phone example by contributing to the discussion of ''whether the new communication technologies are needs or being imposed'' which arised after cumulation order. At the present time it is not the expectations of the people but the structural situation of the market that defines the conditions. The point that draws attention her is that the products, prepared to make people spend more time and money by consuming, mostly show themselves in the technology of communication. It appears that it is wrong to assume that the customers are conscious enough and direct themselves to the market with the knowledge that they know what they want. These negativenesses leave the ornamented developments of consciousness industry in the shadow.