Makale özeti ve diğer detaylar.
Coffee was introduced to England by Pasqua and Jacob, the two Ottoman citizens. After the introduction of coffee and establishment of coffee-houses in London and Oxford, the public gave a social meaning and metaphysical significance to the Turkish beverage. The assumed social meaning of coffee went far beyond the simple brew in the cup. It was first considered as ugly, black, and evil beverage; and a Turkish enchantment that spoils pure Christian spirit. But in a process of time the coffee and coffee-houses were negotiated by the public, and coffee-houses became a center for intellectual discussion. They served for a long time to enlighten British citizens. The present study investigates the interaction between English and Turkish culture with relation to the introduction and negotiation of coffeehouses in England.
Kahve ve Kahvehane kültürünü İngiltere'ye tanıtan iki Osmanlı vatandaşı olmuştur, Yunanlı Pasqua ve Musevi Jacob. Jacob'ın Oxford'da ve Pasqua'nın Londra'da İngiltere'nin ilk kahvehanelerini açmaları ile birlikte İngiltere'de halk kahveye bir tür Türk büyüsü, temiz Hristiyan ruhunu kirleten şeytan içeceği ve bir tür zehir olarak bakmış , kahveye farklı anlamlar yüklemişlerdir. Ancak zamanla kahvehane kültürü toplum tarafından benimsenmiş ve iki Osmanlı vatandaşının İngiltere'ye tanıttığı Kahvehaneler entelektüel tartışmaların yapıldığı ve halkı aydınlatan birer sosyalleşme merkezleri olmuşlardır. Bu araştırmada İngiliz ve Türk kültürü arasındaki etkileşimi kahvehanelerin İngiltere'ye tanıtımı ve İngiliz toplumu tarafından benimsenmesi etrafında tartışacağız.