Makale özeti ve diğer detaylar.
Ebu’l-Berekat el-Bağdadi akıl konusunu nefis teorisinin ışığı altında yorumlar. Ona göre nefis, manevi bir cevherdir. Bu cevher tümel anlamı idrak ettiği vakit akıl adını alır. Buna garizî akıl da denir. Dolayısıyla akıl diye ayrıca nefsin kuvvesi yoktur. Bağdadi bu görüşüyle meşşailere karşı ciddi bir muhalefet gösterir. Garizî akılla edinilen kazanımlar da iktisabî akıl adını alır. Aklı ontolojik olarak cevher veya araz görenler vardır. Bağdadi her iki görüşün de geçerli olduğunu düşünür. Zira akıl fiil ve kazanım olarak görülürse araz adını, bu fiilin öznesi olarak görülürse cevher adını alır. Bağdadi akıl terimi hakkında Yunanca eserlerin çevirisinden kaynaklanan bir yanlışlığa işaret eder: İnsanın anlamasıyla ilgili olan akıl terimi, soyut varlıklara da hatalı bir şekilde ad olarak verilmiştir.
Abu’l-Barakat al-Baghdadi explains his “intellect” theory under the concept of Soul (al-Nafs). Soul is a spritual substance. When soul perceives “abstract or universals” it is called as “intellect”. İt is said that it is innate intellect. There is no faculty for soul. That’s why intellect is not a faculty. It is only the name of soul when it perceives universals. Baghdadi is opposite to Peripateticiens by his opinion on faculty of soul. There is two theories on its ontological state for intellect: first says it is a substance, the other says it is an accident. Both of theories are valid for Baghdadi. For, intellect is an accident when it is taken in consideration as a “act” of intellect, and a substance when it is taken in consideration as a“subject” of act. Bahgdadi remarks a false arising from translating of Greek works: the use of intellect for seperate things, like Faal aql, and mufariqat is mistake arising from tranlators.