Makale özeti ve diğer detaylar.
İslam kültür tarihinde mühim bir yeri bulunan Azerbaycan 20. asrının büyük bir kısmını sosyalist tecrübe içerisinde geçirmiştir. Bu tecrübe İslam alemi için de yeni bir deneyim olmuştur. Temelde dinlere ve dînî inançlara karşı olan ve buna uygun yapılanma-larla inançtan arındırılmış yeni bir insan ve toplum oluşturma çabaları içerisinde İslam’ın ve Hz. Muhammed’in algılanışında da farklılaşmalar olmuştur. Dinle ilgili iş ve uygulamaların ehil eller tarafından yasal yollarla yapılamadığı uzunca bir zaman diliminde dînî bilgiler azalmış, doğru bilgilerin yerini yanlış ve kaynağı belirsiz bilgiler almışsa da bu durum dine olan yönelişi ve ihtiyacı ortadan kaldırmamıştır. İnsanlar, din karşıtı yapılanmalara rağmen, dinleri ile diyalog içerisinde olmuş, dînî sima ve objelere karşı saygılarını dar çevrelerde, aile ortamlarında ve genellikle de şifahi düzeyde devam ettirmişlerdir. Resmî ideoloji tarafından izlenen din karşıtı propagandanın gereği olarak yayınlanan telif ve tercüme çalışmalarda Hz. Peygamber de dahil olmak üzere bir çok dînî fenomen ve obje çarpıtılmış asıl mahiyetiyle yansıtılmamıştır. Fakat bu durum Hz. Peygambere olan sevgi ve bağlılığı asla azaltmamıştır. Bağımsızlık sonrasında Azerbaycan tüm dînî konularda olduğu gibi Hz. Peygam-ber hakkında da var olan bilgi boşluğunun doldurulması amacıyla yoğun bir yayın faaliye-tine sahne olmuştur. Ortaya çıkan ürünler arasında bazı ciddi çabalara tesadüf edilse de geneli itibarıyla bilimsel olmaktan uzak, aceleci telif ve tercümelerden oluşmuştur. Bu konularda ki boşluk devam etmekte ve ciddi bilimsel araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.