Makale özeti ve diğer detaylar.
It is widely held that the very motivation behind the practice of technology is a theoretical attempt to make everything “explicit” as much as possible. I shall argue in this paper, however, technology in the broadest sense does not necessarily require any analytical lucidity or prepositional clarity. Rather, I will try to show that, approached from Deweyian sense everyday technological activities call for ‘habitual mode of being and doing’ that has nothing to do with being explicit about the steps one is supposed to follow in a strict order.
Teknolojiye ilişkin pratiğin gerisinde yatan motivasyonun, hemen her şeyi olabildiğince “belirgin” (açık, seçik) yapma yolunda teorik bir çaba olduğu konusunda yaygın bir kabul vardır. Bu kabule bir itiraz denemesi olarak, bu çalışmada, teknolojinin en geniş anlamında hiçbir analitik berraklık ya da önermesel açıklık gerektirmediğini ileri süreceğim. Tersine, Deweyci bir kavrayıştan yaklaşıldığında teknolojik etkinliklerimizin bir çeşit ‘alışkanlıksal bir varolma ve yapma’ formunda gerçekleştiğini, bu nedenle teknolojik etkinlikte bulunurken insanın edimlerinin hiçbir biçimde açık-seçik ya da belirgin bir ardışıklık gerektirmediğini göstermeye çalışacağım.