Makale özeti ve diğer detaylar.
Gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızının durma noktasına gelmesi ve bileşiminde yaşlı nüfus oranının artması, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise nüfus artış hızının yüksek ve eğitimsiz olması çeşitli iktisadi problemlere ve sosyal dengesizliklere neden olduğundan günümüzde önemli bir konu olarak yer almaktadır. Tarihsel süreç içinde klasik ve modern iktisatçılar farklı yaklaşımlar geliştirmişler. Klasikler, iktisadi yapı ve nüfus arasındaki ilişkiye; toplumsal yapı, teknolojik gelişme, coğrafi yapı ve dini inançlara bağlı olarak farklı teoriler geliştirmişler. Klasik iktisatçılar; sermaye-toprak nüfus oranı, ulusal savunma, sınırları koruma gibi kaygılarla ele alırken, modern iktisatçılar; sanayi devriminden sonra teknolojik gelişmeler ve insan hakları söyleminin güçlenmesiyle birlikte farklı şekilde ele almışlar. Dünyadaki tüm toprakların sahiplerini bulmuş olduğunu kabul ederek; sermaye-toprak/nüfus oranı küçülmüş olduğunu tarıma elverişli yeni toprakların üretime katılmasının mümkün olamayacağını, ulusal savunma için kara birliklerine fazla ihtiyaç duyulmadığını buna ek olarak insan hakları ve kadın hakları gibi paradigmalarla birlikte ele alan modern iktisatçılar genel anlamda “optimum nüfus” oranı yakalamak kaygısının öne çıktığı nüfus teorileri ve politikalar geliştirdiler.
In developed countries, the population growth rate have almost stopped and moreover the population of old people have increased. On the other hand in non-developed and developing countries, the population growth rate is high and uneducated. All these cause various economical problems and social instability, that is why it is considered as an important problem today. Within the historical period, classical and modern economists have developed different approaches. The classical economists have developed different theories related with the relation between economical structure and population, social structure, technological development, geographical structure and religious beliefs. While the classical economists were concerned about capital-land population ratio, national security, while modern economists have considered the issue differently together with the industrial revolution and the strengthening of human rights expression. The modern economists developed population theories and policies where the concern is to reach the optimum population ratio, assuming that all lands in the world have found their owners, capital – land / population ratio have been reduced, it is impossible to add new agricultural lands to the production, land units are not necessary for national security and taking human rights and women rights paradigms into consideration.