Fakir ülkelerin dünya ticaret sistemine entegre edilmesi

Dünya üzerindeki tüm kaynakların daha etkin bir sekilde kullanılması amacına hizmet eden uluslararası ticaretin, dünya ekonomisinin uzun vadeli ve topyekûn bir büyüme trendine girmesinde gittikçe artan bir katkısı bulunmakta olup, ticaret; 20’nci yüzyılın ikinci yarısının baslarından itibaren yeniden sekillendirilmeye baslayan “Yeni Dünya Düzeni”nde, etkinligi gün geçtikçe artan bir aktör konumuna yükselmistir. Söz konusu süreç; ticarî faaliyetlerin de bir parçası oldugu ekonomi politikalarına hâkim olması öngörülen bakıs açıları baglamında serbestlestirme – korumacılık ekstremleri arasında bir hâkimiyet mücadelesine sahne olmustur ve ticaret serbestlestirilmesi taraftarı uygulamaların egemen konuma yükselmesiyle sonuçlanmıstır. Global düzeyde sürdürülen ticaret serbestlestirilmesi gayretleri; büyüme ve fakirligin azaltılması temaları ile serbestlestirme – korumacılık paradoksu sarmalında sanayi ve hizmet sektörü agırlıklı gelismis ülkelerle tarım sektörü agırlıklı gelismekte olan ülkeler kategorileri arasındaki iliskiler agı perspektifinde son derece genis yansımalar ortaya çıkarmıstır. Bu arastırma, bahis konusu edilen yansımaların son dönemde yapılan ampirik çalısmalar neticesinde elde edilen bulgular desteginde ele alınarak degerlendirildigi bir eser olma niteligi tasımaktadır.

Uluslararası Ticaret Politikası ,

İktisadî Büyüme ,

Fakirliğin Azaltılması ,

Uluslararası Finans Kuruluşları ,

Korumacılık ,

Ticaret Serbestleştirmesi ,

International Trade Policy ,

Economic Growth ,

Poverty Reduction ,

International trade, which serves to the goal of using the whole resources of the world more efficiently, has got a gradually advancing contribution to the entrance of world economy’s to a total and long–term economic growth trend and trade ascended to the position of an actor whose efficiency on the “New World Order”, that started to be reshaped starting from the beginning of the second half of the 20’ieth Century, increases day by day. The aforementioned period became the scene of a domination struggle between liberalization–protectionism extremes within the context of points of views that are envisaged to dominate the economic policies, which trade is also a part of and resulted in the ascending of applications to the dominant position, which are in favour of trade – liberalization. The efforts of trade liberalization carried on at global level revealed extremely wide reflections within the perspective of relations between the categories of developed countries with the predominance of industry and service sectors and the developing countries with the predominance of agricultural sector in the spiral of the paradox of liberalization – protectionism and the themes of growth and poverty reduction. This study has got the character of being a work in which the above–mentioned reflections are dealt with and analyzed with the support of findings achieved as a result of recent empirical researches.

International Financial Institutions ,

Protectionism ,

Trade Liberalization ,