Makale özeti ve diğer detaylar.
Batı modernleşmesinin temelleri atılırken Tanrı, tabiat, varlık, bilim, akıl gibi mefhumların kavrayışında meydana gelen önemli değişikliğe paralel olarak toplum araştırmaları ve tarihin bilimselleştirilmesi süreci başlatılmış oluyordu. Bu makalede özellikle bahsedilen değişikliklerin bir devamı olarak 19. yüzyılda hız kazanan pozitivizmin sosyal boyutu, tarihselcilik ve bunlara yöneltilen eleştiriler ekseninde tarihin nasıl algılandığı ya da nasıl bir ideolojik araç haline getirildiği izah edilmeye çalışılmıştır. Bütün bu anlayış değişiklikleri çerçevesinde tarihçinin zaten sübjektif bir zemin üzerinde duran tarihin araştırılmasında nasıl bir metodolojik duyarlılık sergilemesi gerektiği de vurgulanmıştır
As the west world’s development foundations had been costituted along with the changes in in the perception of the phenomenons like god, nature, existence, knowladge, mind a period of the research upon social sciences and considering history a branch of science had begun.This article is an attempt of explanation how those changes had become a consequence of the accelerating increase of the social dimention of positivism and the role of history, based on the comprehention of history or rather it’s role in introducing ideologies.It has been highlighted how in the context of those outlook changes the accuracy (sensitivity) of the methodology should be exposed, especially from the however subjective historian’s point of view.