Makale özeti ve diğer detaylar.
Suriye’de başlayan iç savaşla Suriyeliler 2011 yılında Ürdün, Lübnan, Irak, Mısır ve Türkiye’ye iltica etmeye başladılar. İltica edilen ülkelerden Ürdün, Lübnan, Irak ve Mısır’da mültecilerin ana dilleri Arapça konuşulurken Türkiye’de Türkçe konuşulmaktaydı. Bu nedenle, mülteciler iltica ettikleri ülkeler içerisinde sadece Türkiye’de farklı bir dille karşılaştılar ve Türkçeyi çeşitli kurumlar aracılığıyla öğrenmeye başladılar. Mültecilere Türkçe öğreten bu kurumlardan biri de Gaziantep’teki Yaşar Torun Gençlik Merkezidir. Bu araştırmanın amacı, Türkçe öğrenen Suriyeli mültecilerin Türkçeye ilişkin algılarını metaforlar aracılığıyla ortaya çıkarmaktır. Bu amaç doğrultusunda Yaşar Torun Gençlik Merkezinde A2 seviyesinde Türkçe öğrenmiş 52 mülteciden “Türkçe… gibidir, çünkü…” cümlesindeki boşlukları doldurmaları istenmiştir. Böylelikle araştırmanın verileri elde edilmiştir. Verilerin analiz edilmesinde içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, araştırmaya katılan mültecilerin büyük bir çoğunluğunun (% 96,2) Türkçeyle ilgili olumlu metaforlar geliştirdiği görülürken % 3,8’inin ise olumsuz metaforlar geliştirdiği tespit edilmiştir. Olumlu metafor geliştiren mülteciler anne, satranç gibi metaforlar geliştirmişlerdir. Bu metaforlar değer verme, iletişim, ahenk, bilgilenme, dil yapısı, sözvarlığı, diller arası etkileşim ve bireysel farklılık kategorilerine ayrılabilir. Olumsuz metafor geliştirenler bebek, kural metaforlarını geliştirmiştir. Bu metaforlar ise olumsuz tutum kategorisinde değerlendirilmiştir.
The Syrian people began to take refuge in Jordan, Lebanon, Iraq, Egypt and Turkey upon the outbreak of the civil war in 2011. While the Arabic language is spoken in Jordan, Lebanon, Iraq and Egypt, Turkish language is spoken in Turkey. For this reason, Turkish becomes a different language for the refugees. They began to learn it via various institutions. One of these institutions is Yaşar Torun Youth Center. This paper aims to reveal the Syrian refugees’ perceptions of the Turkish language through metaphors. To do so, those 52 refugees having learned Turkish on A2 level have been wanted to fill in such blanks as “Turkish is like…, because…”. So the research data is acquired. Content analysis technique has been used to examine the data. It is ascertained as a result of the research that most of the participant refugees (96,2 %) has developed positive metaphors about Turkish, while the rest (3,8 %) has developed negative metaphors. The positive part developed such metaphors as mother and chess. These metaphors can be categorized as estimation, communication, harmony, enlightenment, language structure, vocabulary, interlingual interaction and individual difference. The negative part has developed baby and rule metaphors which are categorized as negative attitudes.