Makale özeti ve diğer detaylar.
XVII. yüzyılın sonlarında Rus Çarlığı, Hazar kıyılarına kadar Kafkasları ele geçirme ve Safevi Devleti üzerine yürüme kararı almıştı. XVIII. yüzyılın ilk çeyreği boyunca Ruslar, bu siyasetlerini gerçekleştirme yolunda ilerleme kaydetmişti. Aynı dönemde batıda yaptığı savaşlarda başarılı olamayan Osmanlı Devleti, 1718 tarihli Pasarofça Antlaşması’ndan sonra Avrupa’da kaybettiği topraklara karşılık, Safeviler’in zayıflaması ve Rusların ilerleyişi karşısında, bölge ile ilgilenmeye başlamış ve doğuda toprak kazanma siyasetine yönelmişti. Osmanlı Devleti, Safevi ve Rus idaresine karşı mücadele eder iken, aynı amaçla Rus ve Safevilere karşı savaşan Şirvan Hanı Hacı Davud Han, Osmanlılara sığınmıştı. Osmanlı Devleti, 1722 yılında Şirvan Eyaleti Hanlığı üzerinde hakimiyetini ilan etmiş, Hacı Davud Han’ın, hanlığını tanımış ve 8 Ocak 1723 tarihli nâme-i hümâyûn ile Şirvan Hanlığı yurtluk ve ocaklık olarak resmen Hacı Davud Bey’e verilmişti. Hacı Davud Han, böylece Kırım Hanı gibi vasal bir hükümdar olmuş, ancak Ruslarla yapılan 24 Haziran 1724 tarihli İstanbul Antlaşması’nın Şirvan ile ilgili hükümlerinden memnun kalmamıştı. Bu nedenle antlaşma hükümlerini tanımayıp, bağımsızca hareket etmeye başlamıştı. Osmanlı Devleti, meseleyi çözmek için, 21 Nisan 1728 tarihli bir nâme-i hümâyûn ile Hacı Davud Han’ın bulunduğu mahalden ailesi ve beraberindekilerle ayrılıp Gence tarafında ikametini talep etmişti. Neticede Hacı Davud Han, Gence’de fazla kalamamış ve yaklaşık beş buçuk ay sonra, 5 Ekim 1728 tarihinde dört oğlu, iki kardeşi ve bütün ailesiyle birlikte Rodos’a sürgün edilmiştir. Daha sonra ailesiyle birlikte Gelibolu’ya nakledilmiştir. Sürgün sırasında kendisi ve ailesinin incitilmemesine itina gösterilmiş ve bütün masrafları karşılanmaya çalışılmıştır. Ölümünden sonra da aile üyelerinin ev kiraları ve her birine aylık maaş ödenmeye devam edilmiştir.
At the end of the 17th century, the Russian Empire had decided to seize the Caucasus to the shores of the Caspian and walk on Safevid State. During the first quarter of the 18th century, Russians made progress toward the realization of this policy. In the same period, the Ottoman Empire, who failed in the battles in the west, in response to its lost territories in Europe after 1718 dated Passarowitz Treaty, and the weakened Safavid Empire and the Russians progress, started to be interested across the region and came on politics to acquire territory in the east. While the Ottoman Empire fought against Safevians and Russia, Shirvan Khan Hacı Davud Khan, who fought against Russian and Safevian with the same purpose, took refuge in the Ottomans. The Ottoman Empire, in 1722, declared dominion over the State of Shirvan Khanate. The Khanate of Haji Davud Khan was accepted, and with name-i humayun dated January 8, 1723, Shirvan Khanate as an imperial homeland was officially given to Mr. Haji Davud. Haji Davud Khan, just like Khan of Crimea, became a vassal ruler. However, he was not pleased with the relevant provisions of the Treaty of Istanbul about Shirvan dated June 24, 1724 made with the Russians. Therefore, disregarding the provisions of the treat, he began to act independently. The Ottoman Empire, to resolve the matter, with a namah-i humayun dated 21 April 1728, demanded Haji Davud Khan and his family to leave the place where they lived and reside in Gence. Haji Dawood Khan could not stay more in Gence and about five and a half months later, on October 5, 1728, his four sons, two brothers and the whole family was exiled to Rhodes. Then, with his family, he was transferred to Gallipoli. During the exile, he and his family were shown care not to hurt and all their costs were met. After his death, rents of family members were paid and salaries was continued to be paid each month.