Makaleler     Dergiler     Kitaplar    

EKEV Akademi Dergisi

Yıl 2008 , Cilt , Sayı 34

Makale özeti ve diğer detaylar.

Makale özeti
Başlık :

Mevlânâ’da aklın sınırı ya da cebrail ve sidretü’l- münteha

Yazar kurumları :
Yüzüncü Yıl Üniversitesi1
Görüntülenme :
730
DOI :
Özet Türkçe :

Bir dinin medeniyet oluşturma süreci, evrensel dili yakalayabilmiş/oluşturabilmiş bilge insanlarının varlığıyla doğru orantılıdır. Aynı şekilde medeniyet varlığını olduğu gibi dinamizmini de böylesi kimseler aracılığıyla sürdürmektedir. Bu anlamda Mevlânâ iyi bir örnektir. Çünkü o hem İslam medeniyetinin zengin ve çok yönlü kültürü içerisinde bir değer olarak varlığını sürdürmekte hem de İslam medeniyeti içerisinde yetişmiş bilgelerin farklı kültür ve din havzalarında en çok bilinenlerinden biri olmaya devam etmektedir. Ancak bütün bunlara rağmen, ne yazık ki onun ve içerisinde olduğu düşünce biçiminin bir takım temel kavramlara ilişkin tanım ve tarifleri –bizce- yanlış anlaşılmaktadır. Akıl bu kavramlardan birisidir. Bu çalışmada sûfi paradigma içerisinde oluşan akla yönelik eleştirilerin aslında ne anlam ifade ettiği, Mevlânâ örneğinden yola çıkılarak anlatılmış, Mevlânâ’nın ve elbette sûfi anlayışın, çağdaş düşünsel yönelimler için nasıl bir kaynak olabileceği vurgulanmıştır.

Anahtar kelimeler :
Özet İngilizce :

The making of civilization for a religion is very much dependent on the existence of Sages who developed a language of universality. By the same taken, it can be suggested that a given civilization owes its existence, as well as its dynamism and continuity, to such great personalities. Mevlânâ is a good example in that respect. Because Mevlânâ is one of the greatest men who have survived throughout the ages representing plurality and multiplicity of Islamic civilization he was born into and continue to be the one of the best known, if not the best known, sage in different cultural and religious territories. But despite the degree of his popularity, the concepts, definitions and descriptions he used or he developed within the Sûfi paradigm he belongs to have been widely misunderstood as in the case of reason. The popular maxim about the concept of reason in sûfi thought try to make us believe that the reason in Sûfism is categorically negated and Mevlânâ represents no exception in that regard. The purpose of this paper is to open to discussion this very maxim and suggest that the concept of reason in Mevlânâ as well as in Sûfi thought in general is not negated as popularly believed. Although it may seem to an ordinary mind a bit paradoxical, sûfi approach to reason, in fact, open up new horizons to reason by calling its limits into question. In other words, in Mevlânâ, and in Sûfism in general, reason is such an important concept that without its guidance Sûfi experience has no value on its own right. The paper will also bring into attention that the Sûfi teaching and that of Mevlânâ may offer to the problems in contemporary thoughts.

Anahtar kelimeler :
Paylaş :
Benzer Makaleler
Yorum Yap
  • Adınız :
  • Güvenlik Kodu :
  • Yorum :