Makale özeti ve diğer detaylar.
İnsanın, yeryüzüne getirildiği günden beri kendi çıkarları uğruna doğayı sömürüp tahrip ettiği ve bu sürecin gitgide ivme kazanıp, nihayet günümüz teknoloji çağında son haddine ulaştığı bir vakıadır. Böylece insanlık “çevre sorunu” kavramıyla karşılaşmış olup, gerçekte “çevre” kavramının kökü bir hayli eskiye dayanmaktadır. Semavî dinler (bilhassa İslâm) ve Antikçağ felsefesi çevreye karşı lâkayt kalmamış, çevre sorunlarıyla ilgili birtakım çözümler üretmişlerdir. Bu makalede “insan-çevre” ve “çevre-din” ilişkisi üzerinde durulmuş, ekosistemin ve ekolojik dengenin korunması adına ne tür çözümler üretilebileceği hususu irdelenmeye çalışılmıştır.
It’s a fact that the human being has been exploiting and ruining the nature since he was brought on the earth; that process has increasingly been accelerating from of old, but nowadays it’s reached a maximum level. Thus humanity has met with the concept of “environmental question”. In fact the root of the consept of “environment” is based on the very old times. Neither the ancient religions (especially Islam) nor the philosophy of Ancient Greece were unconcerned about the “environment” and they produced some solutions about the environment. In this article we have dwelt mainly on two topics; connection between the human and the environment and between the environment and the religion, and we have also tried to discuss that what kinds of solutions may be produced to protect the ecosystem and the ecologic balance which originated from divine creation.