Makale özeti ve diğer detaylar.
Tanrı merkezli monist düşüncelerin en temel problemi, Tanrı ile varlıklar arasında kurulan ilişkidir. Başka bir deyişle Tanrı ile reel çokluğun ontolojik konumlarının izahıdır. İslam düşüncesi tarihi içerisinde kavramsallaştırılan vahdet-i vücûd (varlığın birliği) ile diğer düşünce sistemleri içinde var olmuş olan panteizm, bu bağlamda tartışılagelmiş iki benzer öğretidir. Birlik temelindeki çokluk açıklaması, aynı zamanda söz konusu monist öğretilerin ayrıştıkları noktaları da ortaya çıkarır. Biz bu araştırmamızda İbn Arabi'nin vahdet-i vücûd öğretisi ile Spinoza'nın panteizminin birlik temelinde çokluk sorunsalını nasıl çözmeyi denediklerini ve bu çerçevede aralarında ortaya çıkan farklılıkları incelemeye çalışacağız.
The main problem of monist thoughts is how to establish relationship between the Creator and the creatures, that is to say, to explain the ontological position of God and the real plurality. In this respect, wahdat al- wujud (oneness of being) which conceptualised in Islamic thought and pantheism which has been in the other thought systems are the resembling doctrines have been debated over the years. The explanation of oneness and plurality also reveals the differences between these monistic doctrines. In this study, we try to examine the Ibn Arabi's wahdat al- wujud doctrine and Spinoza's Pantheism's position in the respect of how they try to cope with the plurality problem in the context of oneness. And, in this way, we try to examine differences between these two doctrines.