Makale özeti ve diğer detaylar.
İtikadî ve siyasî İslâm Mezheplerinin geliştirdikleri imâmet nazariyelerine meşruiyet arama girişimleri, onları en sağlam delil olan Kur’ân’a ve Hz. Peygamber’in sünnetine yönelmeye sevk etmiştir. Bu konuda yapılan tartışmalar, tarihsel süreçte mezhep taraftarlarınca İslâm’ın özünde yer alan uygulamalar olarak görülmüştür. Hâricîler de imâmet anlayışlarını temellendirmek için bu yola başvurmuş hatta yaşadıkları pratiklere daha sonra bir teorik alt yapı kurmaya çalışmışlardır. Onlara göre imam, şûrâ ile belirlenmeli ve Müslümanların hür seçimiyle başa gelmelidir. Hâricîler seçilen imamın masum olmadığını ve Allah’a biat ve adaletten ayrılmadığı müddetçe meşruiyetini kabul etmişlerdir. Aksi durumda kendisine itaat vacip değildir ve azledilmelidir. Bu makalede hariciliğin imâmet nazariyesini değerlendirilmiştir.
Attempts to seek legitimate for the theories of imamate articulated by religious and political Islamic sects led them to focus on the Quran and the prophetic tradition (sunnah), the most reliable proofs. According to the Kharijites, the leader (imâm) must be determined by way of consultation (shûrâ) and come to the power with the free election of Muslims. The imam, according to the Kharijites, is fallible and legitimate as long as he did not deviate from the oath of allegiance and justice. Otherwise, obedience to him is not necessary and hence he must be discharged. In this paper, we tried to deal with the Kharijite theory of imamate.