Makale özeti ve diğer detaylar.
Hasan Hâce b. Yûsuf, Rumeli Yenişehir’inin Koçbasan köyünden olup buradan gençlik yıllarında ilim ve irfan arzusuyla ayrılıp Bursa’da Emir Sultan Hazretlerine intisap etmiştir. Uzun süren riyazet ve mücahede ile sülûk menzillerini, tarikat konaklarını ve devre-i beşeriyetini tamamlayan Hasan Hâce, Emir Sultan tarafından Balıkesir’e şeyh olarak tayin edilmiş ve bu görevini Emir Sultan’ın vefatına kadar devam ettirmiştir. Emir Sultan’ın vasiyetiyle Dergâhın başına geçen Hasan Hâce 12 yıl bu vazifeyi yerine getirdikten sonra, 1441’de hac dönüşünde, Kudüs’te dar-ı bekaya intikal etmiştir. İlim dünyasında bilinen Müzîlü’ş-Şükûk’undan başka ilahileri ve tasavvufî içeriğe sahip Sülûk-i Âşıkîn adlı bir eseri daha mevcut olup bu eserlerinden gerek tasavvuf edebiyatı ve gerekse tasavvuf tarihi bakımından dikkate şayan bir şahsiyet olduğu anlaşılmaktadır.
Hasan Hâce b. Yûsuf was born in the Kocbasan Village of the Rumeli Yenisehir which he left to be a dedicated follower of His Highness Emir Sultan in Bursa to engage in wisdom. After completing the spiritual journey stages, tarîqa stages and the mankind stage with a long-lasting asceticism and self-struggle Hasan Hâce was appointed as the Sheikh of Balıkesir by His Highness Emir Sultan, which he maintained until the death thereof. He became the head of the Dervish Convent upon His Highness Emir Sultan’s will for 12 years and passed away in Jerusalem in 1441 following his pilgrimage. He wrote some hymns and “Sülûk-i Âşıkîn” containing sufistic themes other than the known “Müzîlü’ş-Şükûk”. It can be concluded from his works that Hasan Hâce b. Yûsuf is important both for the sufi literature and sufi history.