Makale özeti ve diğer detaylar.
Bilindiği gibi klasik fıkıh literatürümüzde kadının şâhitliği ceza davalarında (had ve kısas) hiç kabul edilmemiş, diğer davalarda ise erkeğin şâhitliğine denk sayılmamıştır. Ancak bu görüş günümüzde sıkça eleştirilmektedir. Kadının ceza davalarındaki şâhitliği daha çok tartışma konusu yapıldığı için, bu çalışmada konu ağırlıklı olarak bu yönüyle ele alınmıştır. Makalede özellikle günümüz muhakeme hukuku anlayışı ve ispat imkanları ışığında meseleye nasıl yaklaşılması gerektiği ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda ceza davaları ile hukuk davalarının mahiyetleri itibarı farklılıklarına dikkat çekilmiş, bu açıdan her ikisinde farklı delil sistemlerinin uygulanmasının gerekliliği gösterilmiştir. Ayrıca, amacı, yapısı ve nasslarda yer alıp almaması açısından had, kısas ve ta’zir cezalarının farklılıkları gösterilerek, suç ve ceza politikası açısından bu farklılığın kadının şahitliğine ve uygulanacak delil sistemine nasıl yansıtılması gerektiği hususunda değerlendirmeler yapılmıştır.
As it is quite evident, in the classical jurisprudence literatur, the testimony of women was not accepted in penalty cases (had and kısas) and was not equaled with men in the other cases. However, this approach is frequently criticised in our time. Since the testimony of women in penalty cases have become to subject of controversy, this topic was taken into consideration within this context. In this paper, the criteria for such as women’s testimony were laid out in the light of today’s juridicary understanding and the proof for possibilities within this context, attention was attracted to the differences of penalty cases and other cases and to the application of different evidence systems. Also, we showed the difference between had, kısas and ta’zir crimes based on their presence in nas as well as between their objectives and structures. In consequence, we made some assessments about how to reflect such differences in penalty and crime policies and their applications to women’s testimony.