Makale özeti ve diğer detaylar.
Çağdaş Türk resminde kimlik arayışları konusu, resmin birçok boyutuyla ortaya konulması gerekliliğinin yanında, farklı alanlarla olan ilişkisi nedeniyle, geniş bir perspektiften ele alınmasını gerekli kılmıştır. Bu farklı alanlar ekonomi, siyasi, kültürel, estetik, felsefe ve sosyal alanların hemen hepsi ile tanımlanabilir. Bu durum, konunun genel karakteri itibariyle ortaya çıkar. On sekizinci yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun kendi yönetimsel dinamiklerinin sarsılmaya başladığı, ekonomi, toprak düzeni ve uluslararası ticaret yollarının değişmesi tesirlerinin etkileriyle gerilemeye başladığı görülür. Bu durum, kendi düzeni içerisinde ilerlemenin durması anlamına gelebileceği gibi, gelişen Batı karşısında bir gerileme anlamına da gelmektedir. Bu dönemden sonra devletin eski ihtişamına kavuşturulması düşüncesi, ıslahatların uygulanmasına neden olacak ve 19. yüzyılda Türkiye bir yön değiştirme çabası içerisine girecektir. Devlet teşkilatından askeri düzenine, toprak idare sisteminden eğitim sistemi ve güzel sanatlarına kadar bu değişme zorunluluğu belirleyici olacaktır. Fakat bu değişmeyi; kendini, kendi aynasından seyrederek değil, Avrupa'yı ayna edinerek yapmaya çalışacaktır. Türk toplumunda olduğu gibi resim sanatında da kimlik sorunu ve kırılmalarının başlaması, bu anlayışın uygulanmasıyla ortaya çıkacaktır .
The search for identity in contemporary Turkish painting has to be examined from a broad perspective that includes an approach which takes painting to hand with its various dimensions and also considers the many areas that intersect with painting. These areas are economics, aesthetics, culture, philosophy and nearly all the branches in social sciences. The eighteenth century witnesses the weakening of governmental dynamics in the Ottoman state and its decline in economics, and the reorganizing of the land and the international trade routes. This decline can be seen as the result of the standstill of the developments in the Ottoman state itself but on the other hand it can be evaluated as a decline when contrasted with the developing West. After the militaristic defeats it was tried to recover the glory of the past and thus the nineteenth century witnessed an endeavor for changes. Changes from militaristic organization, governement structure, fine arts and all the other areas became decissive. But Türkiye did not view itself from its own mirror but it viewed itself from the view of the West which it saw as a mirror. This understanding was the reason for fragmentation and a search for identity.