Makale özeti ve diğer detaylar.
Geçmişten beri bütün ülkeler, toplumlarının refah seviyesini sürekli olarak artırma çabası içinde olmuşlardır. Bu çaba ile birlikte uygulanan politikalar, ulaşılan gelişmişlik seviyelerini önemli ölçüde etkilemiştir. Türkiye ekonomisine bakıldığında 1980 sonrası dönemde izlenen dışa açık ve ihracata dayalı büyüme politikaları, ihracatın hızla artmasına ve ihraç edilen ürünlerin niteliklerinin de değişmesine yol açmıştır. Bu kapsamda son yıllarda, özellikle 1990’lı yılların ortasından itibaren emek-yoğun ağırlıklı ihracat yapısının, görece, teknoloji-yoğun ağırlıklı bir yapıya dönüştüğü görülmektedir. Bu yapısal dönüşümün, ihracat sektörlerinde ihtiyaç duyulan AR-GE miktarını da etkilemesi kaçınılmazdır.
Historically all the countries have been in a constant effort to increase the level of prosperity of their societies. The policies implemented together with this effort affected significantly the level of development. When considering the economy of Turkey, the outward oriented and export-led growth policies followed in the period after 1980, have led to a rapid increase in exports and also to a change in the nature of the products exported. In this context it is clear that, the labor-intensive export structure emerged after the mid-1990s has evolved into a technology-intensive dominant structure in recent years. It is very certain that this structural transformation will also affect the amount of R&D needed in export sectors.