Makale özeti ve diğer detaylar.
"Ahlâk" ve "Değer"in birbiriyle yakın ilişki içinde olan iki farklı kavram olarak karşılıklı bütünleyici bir niteliğe sahip oldukları söylenebilir. Ahlâkın, insanların tutum ve davranışlarının nasıl olması gerektiğine ilişkin ölçütler koyduğu ve davranış sahiplerine bir "ödev" yüklediği görülmektedir. Buna karşın değerler, insanların davranış ve eylemlerinde kendisine yönelecekleri temel özellikler olduğundan, insanların tutum olarak "neye yönelecekleri"ne cevap vermektedir. Böylece insanlar, ahlâk kurallarının bir "ödev" olarak önüne koyduğu sorumlulukları, çeşitli şekillerde yerine getirdiklerinde "iyi" ve "doğru" olanı yapmış olurlar. Bu makalede, insanların bireysel ve toplumsal davranışlarını ve birbiriyle ilişkilerini düzenlemede etkin rol oynayan bir kurallar sistemi olarak ahlâkın; siyaset, ekonomi ve ticaret gibi bir toplumsal eylem alanı olarak değil, bu eylem ve davranışların nasıl olacağını, daha doğrusu nasıl olması gerektiğini gösteren bir kurallar sistemi olarak ortaya çıktığı savunulmaktadır.
It can be argued that "Ethics" and "Value", as two different concepts in a close relationship with each other" mutually have a supplementary nature. It is seen that ethics put criteria on the quality of human attitudes and behaviour should be, thus imposing a "duty" on actors. However, since the values are the basic features to which men will refer in their behaviour and attitudes, they give answer to what men will "turn to" as attitudes. So, when men carry out the responsibilities imposed by moral rules as "duty", they do what is "good" and " right". In this paper, it is argued that ethics, as a system of rules which play an active role in organizing individual and social behaviour of men and their mutual relationships, has appeared not as a social area of action such as politics, economics and trade, but as a system of rules showing how these actions and behaviour will be or rather should be.