Makale özeti ve diğer detaylar.
Küreselleşme, ülkelerin kendi kendilerine yeterli birer yapı olmaktan çıktığı, uluslararası ticaretin ve yatırımların önündeki engellerin kalktığı, teknoloji, telekomünikasyon ve ulaştırma alanlarındaki gelişmeler sayesinde dünyanın giderek küçüldüğü, ulusal ekonomilerin birleşme eğilimine girdiği, kültürlerin birbirlerine yakınlaştığı bir süreç olarak tanımlanabilir. Küreselleşme sürecinin, sermaye birikimi ve teknolojik ilerlemeler olmak üzere iki bileşeni vardır. Bu süreçte Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ), hem sermaye dolaşımının serbestleşmesinin hem de teknolojik ilerlemelerin etkisiyle, küreselleşmenin önemli aktörlerinden biri olarak hızla çoğalarak büyümüşler ve en önemli devlet dışı aktör olarak faaliyet göstermişlerdir (Grieco ve Ikenbery, 2004;215). Bilindiği gibi küreselleşmenin kendini gösterdiği en önemli alanlardan biri doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıdır ve bu yatırımlar ÇUŞ'ler tarafından yerine getirilir (Bernauer ve Kaobi, 2007;3). Ancak bu noktada gelişmekte olan ülkeler, ÇUŞ'leri fırsat yerine daha çok tehdit olarak değerlendirmişlerdir. Bu durumun sebebi; gelişmekte olan ülkelerin, yerel ekonominin ÇUŞ'ler tarafından sömürülmesinden, ülkenin genel ekonomi politikalarının ulusal çıkarlardan ziyade ÇUŞ'lerin lehine olacak şekilde belirlenmesinden, ülkenin doğal kaynaklarının kontrolünün ÇUŞ'lerin eline geçmesinden ve ülkenin gelişmiş kapitalist devletlere olan bağımlılığının artmasından korkmalarıdır. Devletler ve ÇUŞ'ler arasındaki ilişkilere tarihsel süreç içinde bakıldığında, gelişmiş ülkelerin ÇUŞ'lerle ilgili politikalarda daha liberal, gelişmekte olan ülkelerin ise daha kısıtlayıcı olduklarını görülmektedir zira asıl sorun, ortadaki mevcut kaynakların nasıl kullanılacağı ve artık değerin nasıl paylaşılacağıdır. Özellikle de küreselleşmenin hız kazanması ve ÇUŞ'lerin hızla büyüyerek dünyadaki ekonomik kaynakların (sermaye, teknoloji, insan sermayesi, doğal kaynaklar gibi) çoğunu kontrol eder hale gelmesiyle, artık birer devletler üstü yapı oluşmaya başlamış ve bu da ulus devletleri tehdit eder hale gelmiştir.
Globalization can be describe by which loosing self sufficientness of countries, abolishing the trade barriers on free trade, the increasing interconnectedness of people and places as a result of advances in transport, communication, and information technologies that causes political, economical, and cultural convergence. This process has two dimensions; first one is the capital accumulation that relates with libaralisation of capital flow, increasing the volume of foreign direct investment and portfolio investment and utilization from the new financial instruments. Second one is technological progress that relates with widespreadness of personal computer, progress in communication and information technologies. In globalisation process, multinational enterprises have grown rapidly as a prime actor with the help of these two dimensons. As is known, one of the most important areas which globalization asserts itself is foreign direct investment and it has mostly realized by multinational enterprises. But developing countries have regarded MNE's as threat because they are gutless on these points; the exploitaion of domestic economy, setting general economic policy in countries by in favour of multinational enterprises instead of interest of state, controlling natural resources by multinational enterprises and increasing the dependency of countries to developed countries. When we analyses the relationship between multinational enterprise and state in historical context, we have comprhended that developed countries have more liberal than developing countries on policies relates with multinational enterprises, because the main problem is how the natural resources can be use and how the surplus value can be shared. Especially with the picking up globalization and increasing the control level of multinational enterprises on natural resources in the world (e.g. capital, human capital, technology), supra-state frame has been formed and this frame become threat to the nation states.