Makale özeti ve diğer detaylar.
Hollywood has intrigued critical minds through controversial films, especially in science-fiction, which might be considered as crossroads of several sociological, philosophical and cultural concepts/issues. The Surrogates (Jonathan Mostow, 2009) is one of the latest representatives in this "genre". When people of the future (let us call them Techno Sapiens) use their remotely-controlled "bodies", which are just perfectly designed robots, in order to avoid having any damage in their real "bodies", meaning of body, social relations, pleasure, life, experience, risk, Etc. shift into a very complicated level that provides a wide range of opportunities to discuss contemporary sociological and theoretical lines including body and politics, power, bio-politics, gender, everyday life and so on. This paper has the intention of discussing all these theoretical issues through reading Giorgio Agamben, Michel Foucault, Gilles Deleuze, Jean Baudrillard and Slavoj Zizek. Cinema is a symptomatic field to analyze tendencies of modern societies and sciencefiction has offered richer symptoms than any other genre in the history of film industry. Usually exaggeration of "now" is the way to imagine "future" in science-fiction literature and cinema. So, this paper will give us the chance to discuss what are the current "body politics" drive modern people towards the dystopia of The Surrogates. Critical concepts of the above mentioned theorists/thinkers will be corner-stones of our experience for "practicing theory" around The Surrogates.
Hollywood, sosyolojik, felsefi ve kültürel kavramların/sorunların kavşağı sayılabilecek bir zeminde, özellikle bilim-kurgu alanında tartışma yaratan filmleriyle eleştirel zihinlerin dikkatini çekmiştir. Suretler (Surrogates, Jonathan Mostow, 2009) bu türün (genre) en son temsilcilerinden biridir. Geleceğin insanları (onları Tekno Sapiens olarak anabiliriz), gerçek “bedenlerinde” hasar olmaması adına, uzaktan kumandayla kontrol edilen, mükemmel dizayn edilmiş robotlardan başka bir şey olmayan “bedenler”ini kullandıklarında; bedenin, toplumsal ilişkilerin, hazzın, yaşamın, deneyimin, riskin, vs. anlamları beden ve siyaset, iktidar, biyo-politika, toplumsal cinsiyet, gündelik yaşam vb. çağdaş sosyolojik ve kuramsal hatlarda geniş tartışmaları mümkün kılacak şekilde, karmaşık bir düzeyde yön değiştirir. Bu makale, bu kuramsal mevzuları Giorgio Agamben, Michel Foucault, Gilles Deleuze, Jean Baudrillard ve Slavoj Zizek’in sosyolojik/felsefi metinlerinin prizmasından tartışmayı amaçlamaktadır. Sinema bir yönüyle modern toplumların eğilimlerinin analiz edilebileceği semptomatik bir alandır ve bilim-kurgu, film endüstrisinin tarihinde herhangi başka bir türden çok daha fazla semptom sunmuştur. Genellikle “şimdi”nin abartılarak aktarımı bilim-kurgu edebiyatında ve sinemasında “gelecek”in tahayyül edilmesinin bir yolu olmuştur. Dolayısıyla, bu makale, modern toplumların bugünkü hangi “biyo-politik” eğilimlerinin onları Suretler’in distopyasına doğru yönelttiğini tartışma imkânı sağlayacaktır. Yukarıda bahsedilen kuramcıların/düşünürlerin eleştirel kavramları, Suretler etrafında “teoriyi uygulama” deneyimimizin köşe-taşlarını oluşturacaktır