Makale özeti ve diğer detaylar.
The primary functions of higher education has been a matter of debates particularly since late 19th century, when the industrial movements were accelerated and “productivity” was focused more than “knowledge for its own sake.” This shift affected the outlook upon such other issues as curricula and methods to be adopted. The purpose of this study is to scrutinize the viewpoints displayed on the functions of higher education in general and maritime higher education in particular. The data used in the study comprises a thorough review of the relevant literature. The overall findings could be highlited as follows: the recently accelerated movements in liberalization and globalization seem to have changed the outlooks upon the basic functions of higher education. The pursuit of knowledge for its own sake, which was once the basic principle, has been shifted towards a utilitarian and vocational emphasis. Another shift of signifiance has been observed on the methods – from behavioristic to cognitive approach. The most incompetible challenge experienced in this shift has been “replacing competition with collaboration.” From the point of MET, the recent shifts are expected to match with its feature, basically international and vocational. Thus,the recent changes could be well ultilized by MET to enhance efficent and effictive productivity.
Yükseköğretimin öncelikli islevleri özellikle sanayi devriminin hızlandığı ve üretkenliğin daha fazla vurgulanmaya baslandığı dönemden 19.yy. ikinci yarısından bu yana tartısılmaktadır. Üretkenliğin vurgulanması, uygulanacak müfredat ve yöntemlere bakıs açılarını da etkilemistir. Bu çalısmanın amacı, genelde yüksek öğretim, özelde denizcilik eğitimine iliskin sergilenen bakıs açılarını derinlemesine irdelemektedir. Söz konusu irdelemede ilgili yayınlardan edinilen veriler kullanılmaktadır. Varılan sonuçlar su sekilde özetlenebilir: Hızlanan liberalizasyon ve küresellesme hareketlerinin yüksek öğretimden beklenen temel islevlere iliskin yaklasımları etkilediği görülmektedir. Önceleri, bilgi gelistirmenin salt bilgi adına yapılmasına karsın, yeni yaklasımlar ise yararlığı ve mesleksel önemi vurgulamaktadır. Diğer önemli bir değisiklik de yöntemde gözlenmekte. Davranısçı yaklasımın yerini bilissel yaklasım almaktadır. Bu değisiklikte karsılasılan önemli bir zorluğun “rekabet” yerine “paylasımcılığın” yerlestirilmesinde yasanmaktadır. Denizcilik eğitimi açısından bakıldığında sözü edilen değisikliklerin bu sektörün uluslar arası ve mesleksel özellikleriyle uyustuğu görülmekte; denizcilik eğitimini bu değisikliklerden etkin ve verimli üretkenliği pekistirmede yararlanabileceği düsünülmektedir.