Makale özeti ve diğer detaylar.
1824 yılından itibaren Alt kıtanın çeşitli bölgelerinde özellikle İngiliz yönetiminin etkisindeki bölgelerde konuşma, alışveriş ve devlet kurumlarında Farsçanın yanı sıra Urdu dilinden de yararlanılıyordu. O zamanın resmi dili olan Urdu'nun anlatım tarzı Farsça karışımı bir tarzdı. Urdu dilinin bu önemini göz önünde tutarak, Eltaf Huseyin Hali Hayat-i Cavid adlı kitabında şöyle yazar: "Hindistan'da hiçbir dilin Urdu dilinin önüne geçemeyeceğinden ve yaygın bir dil olma iddiasında bulunamayacağından kimse şüphe duyamaz. Hindistan'ın milli dilinin Urdu dili olduğunu hükümetin bizzat kendisi kabul etmiş, buna dayanarak da 1835'te devlet dairelerinde ve mahkemelerde Urdu dilinin kullanılmasına karar verilmiştir"1.