Makale özeti ve diğer detaylar.
Maslahat ilkesi, fıkıh ilminin doğuş ve gelişiminde önemli rol oynamış kavramlardan birisidir. İçtihat ameliyesinin önemli araçlarından biri olan maslahat esası, az ya da çok bütün fıkıh mezheplerinin usulünde kendine yer bulmuştur. Bu ilkenin ne olduğuna dair özellikle yirminci yüzyılda çok sayıda kitap ve makale kaleme alınmış olup, bunlar arasında Şelebî’nin Ta’lîlu’l-Ahkâm adlı kitabıyla, Bûtî’nin Davâbıtu’l-Maslaha’sının önemli bir yeri vardır. Şelebî eserinin bir bölümünü, Bûtî ise tamamını bu konuya ayırmıştır. Yazarlar; maslahatın niteliği, konumu, ölçüleri ve sınırları hakkında dikkate değer belirlemeler yapmışlardır. Bu makalemizde, Şelebî ile Bûtî’nin maslahat konusu karşısındaki tutumları ve bu konuya yaklaşımlarına dair bazı değerlendirme ve tespitlerimize yer vereceğiz.
The principle of “maslaha” is, one of the concepts that have had important roles at the rise and development of “fikh=Islamic jurisprudence”. This principle has occupied a place in the basic rules of schools of fikh more or less. Especially in the twentieth century, too many books and papers were written on this principle; among of them, Shalabi’s Ta’lîlul-Ahkâm and Bouti’s Davâbıt had an important place. Shalabi dedicated a part of his work, and Bouti all of his book, to this subject. The authors made considerable assessments on definition, place, criteria and borders of “maslaha”. Through this paper, I’m going to present some evaluations and determinations concerning with Shalabi’s and Bouti’s attitudes towards the topic of “maslaha” and their approachs to this matter.