Makale özeti ve diğer detaylar.
Antikçağlardan itibaren insan hayatında yer alan spor, ulusal sınırların belirlenmeye başlandığı andan itibaren gerek toplumlar arasında gerekse toplum içindeki vatandaşlar arasında rekabetin artmasıyla günlük hayatın merkezine oturmuştur. Özellikle uluslararası yarışmalarda galibiyet almak tüm ülkeler için çok değer kazanmıştır; bundan dolayı ülkelerin başarılı olamadıkları alanlarda az gelişmiş ülkelerden kendilerine sporcu transfer ettikleri görülmektedir; 2008 Pekin Olimpiyatları’nda gümüş madalya kazanan atletimiz Elvan Abeylegesse bunun için iyi bir örnek oluşturur. Arjantin, Brezilya ve İtalya gibi zamanında ekonomik sorunlar yaşayan çoğu ülke, kriz dönemlerini aşana kadar sporu (özellikle futbolu) bir tür araç olarak kullanmışlar; böylece futbolda dünya çapında yer edinmişlerdir. Bu afyon etkisi dolayısıyla bazı modern entelektüeller futbolu küçümsese de futbolcu olma hayalini taşıyan birçok genç bu hayali gerçekleştirme fırsatını yakalamak için çalışmaktadır. Futbol kulüpleri ise, yabancı ülkelerden iyi sporcuları transfer ederek takımlarını daha da güçlendirmeyi amaçlar. Bu transferlerle gelen sporcular, ülkemizde de olduğu gibi, aşırı ilgi ve sevgi görmektedirler, öyle ki halkın görebileceği yerlere heykelleri bile dikilmektedir; tıpkı Fenerbahçe’nin eski futbolcusu Brezilyalı Alex de Souza’nın Kadıköy’de bir parka taraftarlar tarafından heykelinin dikilmesi gibi. Tüm yayın organları da sporun günlük gelişmelerine, galibiyetlere uzunca yer vermektedir. Bu makalede modern dünyanın bu kısa örneklerine paralel olarak yazıtlar ışığında antikçağ sporcuları ve dönemin aydınlarının onlara bakış açısı ortaya konulmaya çalışılmış ve elde edilen galibiyetlerin kendilerine ve kentlerine ne ifade ettiği ile ilgili sorular tartışılmıştır.
Sports has been a part of human life since antiquity and since the appearance of national borders it has occupied a central position in the daily life together with the increase of rivalry both between societies and citizens within these societies. Being the winner of an international competition has become particularly important for all countries; that’s why countries strengthen themselves in the sports branches they fail by transferring sportsmen from underdeveloped countries . Elvan Abeylegesse, the Turkish athlete who won a silver medal in Beijing Olympics in 2008, constitutes a good example for this. Most countries which faced economic problems such as Argentina, Brazil and Italy used sports (especially football) as a means until they overcame their financial crisis so the way they play football has acquired a worldwide reputation. Even though some modern intellectuals despise football because of its tincture of opium, many young people who dream of becoming a professional footballer are eager to be given a chance and chase after their dreams. As for the football clubs, they want to render their teams stronger by transferring successful footballers from foreign countries. The foreign sportsmen who were thus transferred are warmly welcomed and showered with affection and love even to the extent that their statues are erected in public places. The statue of Alex de Souza, the Brazillian footballer, who was a former player in Fenerbahçe team, was erected in a park in Kadıköy by his fans and this is a fine example of the expression of gratitute. In paralel with these examples of the modern world this article focuses on the ancient sportsmen and the way they were viewed by the intellectuals of antiquity and discusses what the winnings meant both to the sportsmen and to their cities.