Makale özeti ve diğer detaylar.
1982 Anayasası’nın, kısaca onaylanan uluslararası sözleşmelerin iç hukukla bütünleştirilmesini öngören, ancak kurallar sıralamasındaki yeri sorununu boş bırakan düzenlemesine, Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik görüşmelerine başlama tarihi alınmasından altı ay kadar önce yeni ve ilk kez açık bir “çatışma kuralı” eklenmiştir. Böylece, Avrupa Birliği’ne uyum sürecinin ivme kazandırdığı anayasal ve yasal değişiklik ve düzenlemelerden biriyle, özellikle son yirmi yıldır öğretide tartışılan bu soruna ve yargı yerlerimizin, “iç hukukta özel yasal düzenleme bulunmadığı” gibi bir gerekçeyle onaylanan insan hakları sözleşmelerini “doğrudan” uygulama konusunda gösterdikleri duraksamalara çözüm getirilmek istenmiştir. İç hukukta usulüne göre yürürlüğe konulmuş insan hakları sözleşmeleri ile yasalarımız arasındaki çatışma sorununun çözülmesini ve sözleşmelerin iç hukukta doğrudan uygulanmasını amaçlayan bu düzenleme, aşağıda da belirteceğim gibi, “ikinci kuşak” olarak nitelenen sosyal ve sendikal haklarla ilgili sözleşmeleri de kapsamaktadır.