Makale özeti ve diğer detaylar.
1980’li yıllardan itibaren taşeron kullanımı, önce belediyelerin temizlik işlerini taşeron firmalara vermelerinden başlayıp, özel sektör işyerlerine salgın bir hastalık gibi yayılmış ve işçi haklarını bertaraf etmek için kullanılmıştır. “Taşeronlaşma” denilen ve işçilerin ve sendikalarının en çok yakındığı konuların başında gelen bu uygulama ile, bir işyerindeki iş bölünebildiği kadar bölünüp her biri ayrı taşeronlara verilmekte; sendikasız, sigortasız, hatta kimi zaman asgarî ücretin bile altında ücretle işçi çalıştıran taşeronlar yoluyla işçilik maliyetleri düşürülmekte, sendikal örgütlenme ve toplu sözleşme düzeninin kurulabilmesi adeta imkansız hale getirilmektedir. Makalede ölçüsüz kullanılan Taşeronlaşmaya karşı önlemler, yasada yapılması düşünülen değişiklikler ele alınmıştır.
Benefiting from subcontractors which was first begun in the public cleaning services in municipalities and then spread to the whole of the private sector like an epidemic illness has been intensified dramatically since the 1980s and has been used to eliminate the employee rights. As a result of this activity which is called “subcontracting” and is the primary complaint issue of both the workers and trade unions, the work in the workplace is divided into as many pieces as possible, the labour costs were plummeted through the subcontractors employing workers uninsured, nonunionised and even below the minimum wage and it becomes almost impossible to establish the order of organizing under a trade union and collective bargaining.