Makale özeti ve diğer detaylar.
İşletmeler, teknolojideki gelişmelerin sonucu olarak ürünlerin giderek daha çok benzeşmesi, tüketici beklentilerinin değişmesi ve rekabetin giderek yoğunlaşması ile birlikte avantaj kazanabilmek için, çalışanlarından fizik ve zihin güçlerine ek olarak duygularını da iş süreçlerinin gerektirdiği şekilde kullanmalarını beklemektedir. Bu durum özellikle, işin karakteristiği gereği müşteri-çalışan etkileşiminin yoğun olduğu işlerde daha geçerlidir. Bu tarz işlerde çalışanlar duygu işçisi olarak da adlandırılmaktadır. Duygu işçileri, fiziksel ve zihinsel emekten daha çok duygusal emek harcamaktadırlar. Bununla birlikte duygusal emek, duygu işçileri açısından olumsuz sonuçlara neden olabilmektedir. Gerçekte hissettiği duygulardan farklı davranmak zorunda kalabilen duygu işçileri, kendilerini işte ifade edememe ve anlamlandıramama sorunuyla karşılaşabilmektedirler. Gerçekte hissedilenler ile iş rolleri arasındaki farklılıktan kaynaklanan duygusal çelişki nedeniyle, duygu işçilerinde işe yabancılaşma sorunu kendini gösterebilmektedir. Bu çalışmada da, duygusal emek ve işe yabancılaşma arasındaki ilişki düzeyi ampirik olarak incelenmiştir. Araştırma için geliştirilen hipotezler, 138 otel, 130 çağrı merkezi ve 71 mağaza satış görevlisi çalışanından edinilen anket verilerine uygulanan analizler neticesinde test edilmiştir. Duygusal emek ifadeleri Avcı ve Boylu (2010)'un ölçek geçerleme çalışmasından alınmış ve işe yabancılaşma ifadeleri ise bu çalışmanın yazarları tarafından, Karl Marx'ın yaklaşımlarından esinlenerek hazırlanmıştır. Faktör analizleri sonucunda duygusal emek ölçeğindeki değişkenler duygusal çelişki ve duygusal çaba olmak üzere 2 faktör; işe yabancılaşma değişkenleri ise tek faktör altında toplanmıştır. Yapılan analizler sonucunda, duygusal emek ve işe yabancılaşma arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişkiye ulaşılmıştır. Bununla birlikte, işe yabancılaşma üzerinde duygusal çelişkinin daha yüksek düzeyde etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca, geçici olarak sözleşmeli/çağrı üzerine çalışanların işe yabancılaşma düzeyleri daha yüksektir.
With the simulation of products as a development in technology, changes and diversification in consumer expectetions and gradually intensification of competition, the businesses expect that workers should use their emotion powers, like physical and mental/intellect powers, for obtaining market advantage. This situation is especially more valid in service jobs which be characterized intensive customer-worker interaction. So, workers who work in like these jobs are named emotion workers. Emotion workers could perform more emotional labor than physical and mental labor. However, emotional labor could cause negative consequences for emotion workers. Emotion workers couldn't express and sense-make themselves in work if they must behave differently from their actual feelings. Due to emotional dissonance that arise from between emotion workers' actual feelings and work role, work alienation problem becomes efficient. In this study also investigate the relationship level between emotional labor and work alienation empirically. For this aim, research hypothesis were tested by analyzing on survey data that were gathered from emotion workers who work hotels (138), call centers (130) and stores (71). Emotional labor items were took from Avcı ve Boylu (2010)'s measure adaptation study and work alienation survey items were prepared by inspiring approachments of Karl Marx by authors of this study. As a result of analysis, it's identified two factors for emotional labor, namely emotional dissonance and emotional effort, and in case of work alienation variables collect in a single factor. It's idenitified that there is a significant and positively relationship emotional labor and work alienation. However, especially emotional dissonance has more effect on work alienation. In addition, temporary, namely contractual and on-calling, have higher level work alienation feeling.