Makale özeti ve diğer detaylar.
Avrupa Birliği (AB), emek piyasası göstergeleri açısından 1990’lı yıllarda olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalmıştır. Buna mukabil, emek piyasalarında 1990’lı yıllarda yaşanan sorunlarla mücadele amacıyla Avrupa İstihdam Stratejisi (AİS) oluşturulmuştur. Süreç içinde AİS’nin de etkisi ile AB, emek piyasası göstergelerinde zayıf da olsa bir iyileşme süreci yakalamıştır. Bu süreç tüm dünya ile birlikte AB’yi de etkileyen 2008 finansal krizine kadar devam etmiştir.
Türkiye ise 1980’li yılların başından günümüze kadar devam eden dönüşüm sürecinde emek piyasası göstergelerinde istikrarlı bir iyileşme yakalayamamıştır. Bunda ekonomik gelişim dönemlerinin krizler ile sık sık kesintiye uğraması oldukça ekili olmuştur. Ekonomik tahribat açısından en ağır bunalımlardan biri olan 2001 krizinden sonra çeşitli önlemler alınarak büyüme, enflasyon, mali istikrar gibi makro göstergelerin bir kısmında önemli oranda düzelme sağlanmıştır. Ancak bu dönemde emek piyasası göstergelerinde olumlu sonuçlar elde edilememiştir. Ayrıca 2008 finansal krizinin emek piyasasındaki sorunları daha da derinleştirdiğini belirtmek yanlış olmayacaktır.
Birçok ülkenin yanı sıra AB ve Türkiye’de neoliberal anlayış çerçevesinde yürütülen politikaların söz konusu olduğu dönemde meydana gelen 2008 krizi ve kamu müdahalesi gerekliliğinin ortayaçıkması, Birlik ve aday ülkelerin bütünleşme önceliklerini farklılaştırabilir. Bu noktada AB düzeyinde geniş bir biçimde uygulama alanı bulan ve aday ülkelerin de önüne konulan neoliberal politikaların Birlik ve aday ülkeler tarafından devam ettirilip ettirilmeyeceği önemli bir sorun olarak ortada durmaktadır. Bu çerçevede Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin, emek piyasalarında entegrasyonun yaratacağı etkilerin değerlendirilmesi önemlidir. Tamüyeliğin Türkiye emek piyasasına etki edecek unsurları; doğrudan yabancı yatırımların ve ihracatın artışı, katılım öncesi ve sonrası fonlarla emek piyasalarının desteklenmesi, serbest dolaşımın sağlanması, AİS ekseninde planlı bir istihdam politikasının oluşturulması biçiminde sıralanabilir. Ancak Türkiye’de gelir dağılımı bozukluğu, sosyal güvencesizlik, yoksulluk, cinsiyet ayrımcılığı gibi sosyal alandaki sorunların aşılması ve sosyal politikalarda AB ile uyumun sağlanması yakın zamanda olası gözükmemektedir.
Some negative consequences were witnessed in terms of labour market indicators in the EU in 1990s. European Employment Strategy (EES), on the other hand, were designed to combat with the problems happened in that time. The EU reached a recovery period, even it was weak, thanks to the EES soon after. This trend continued until the financial crisis of 2008 which affected EU deeply just like the rest of the world.
Turkey, on the other hand, couldn’t catch a stable improvement in labour market indicators since 1980s. This happened mainly due to the cuts in economic development periods by the crises. After the economic crisis of 2001 which was one of the deepest crises Turkey ever had in terms of economic destruction, some recoveries were reached in some macro indicators like growth, inflation, financial stabilization by taking various measures. However, the same recovery in labour market indicators could not be reached in this period.
Moreover, it is not wrong to suggest that the financial crisis worsened the problems of labour market problems. The 2008 financial crisis which was happened in the period when
some policies as appropriate to the neoliberal perception were implemented both in the EU and in Turkey and a new implementation based on the public intervention emerged as a
necessity may differentiate the integration priorities. In this point, the question of whether the neoliberal policies which are followed intensely in the EU and are suggested to the candidate countries will be continued or not has recently been emerged.
In this framework, it is important to assess the full membership of Turkey to the EU and its possible effects in labour market. The effects of full membership in the Turkish labour market are the rise in direct foreign investments and in export rates, supporting the labour market before and after the participation to the union, free movement, designing a planned employment policy in the context of the EES. However, overcoming the problems in social structure, such as unequal income distribution, social insecurity, poverty, gender discrimination, and harmonization with the EU in social policies are not seen possible in near future.