Makale özeti ve diğer detaylar.
This paper examines globalization's effects on the change in Turkish foreign policy towards Syria in a comparative perspective. Through the 1990s Turkish foreign policy towards Syria was shaped by realist parameters as Turkey relied on an alliance with Israel, and hard power seeking deterrence and coercion. However after Syria submitted to Turkey's demands and signed a counter-terrorism accord in 1998, the two states engaged in a certain rapprochement process. Most notably, following the Iraq war that promoted common threat perceptions, Turkey put a new face into practice in its foreign policy. In the 2000s, besides its growing military capabilities, Ankara also drew on soft power in its new approach to Syria and introduced many new opportunities for its neighbor through the bilateral cooperation. That carried Turkey's relationship with Syria to unprecedented levels of collaboration in the political, economic and social realms. As elaborated in the study, the changes in Turkey's new approach towards Syria resonate with some significant theoretical perspectives in the literature on globalization and foreign policy change. In this respect, Turkey's new foreign policy approach is suggested as a late response to globalization's challenge to traditional foreign policy formation as the regional security dynamics in the 1990s impeded a rapprochement. Along with the changes in Turkish foreign policy towards Syria in the first decade of the 2000s, the regional implications of Ankara's new approach are also discussed. Lastly, the limits of Turkey's new foreign policy approach are examined touching upon the developments in Syria since the "Arab Spring."
Bu çalışmada, küreselleşme sürecinin Türkiye'nin Suriye'ye yönelik dış politikasında görülen değişim üzerindeki etkileri, karşılaştırmalı bir perspektifte incelenmektedir. 1990'lar boyunca Suriye'ye yönelik Türk dış politikası realist parametreler tarafından biçimlendirilmiş, Türkiye İsrail ile kurduğu ittifakla beraber caydırma ve zorlamayı amaçlayan sert güce dayalı bir politika izlemiştir. Ancak 1998 yılında Suriye'nin Türk tarafının taleplerini kabul ederek terörle mücadelede işbirliği anlaşması imzalamasının ardından iki ülke belirgin bir yakınlaşma süreci içine girmiştir. Ortak tehdit algılamalarına yön veren Irak savaşının ardından ise, Türkiye daha açık bir şekilde yeni bir tür dış politika izlemeye başlamıştır. 2000'lerde Ankara, Suriye'ye yönelik yaklaşımında askeri gücünün yanı sıra yumuşak güç unsurlarına da dayanmış ve karşılıklı işbirliği vasıtasıyla komşusuna birçok yeni fırsat sunmuştur. Türkiye'nin bu tutumu Suriye ile olan ilişkilerini siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda daha önce benzeri görülmemiş bir işbirliği düzeyine taşımıştır. Çalışmada incelendiği üzere, Türkiye'nin yeni Suriye yaklaşımında görülen değişiklikler, küreselleşme ve dış politika değişimi konusunda literatürde yer alan bazı önemli teorik perspektiflerle uyum göstermektedir. Bu bağlamda Türkiye'nin yeni dış politika yaklaşımı, küreselleşme sürecinin geleneksel dış politika yapım süreci üzerinde ortaya koyduğu dönüştürücü etkilere geç kalmış bir cevap olarak nitelendirilmektedir. Bu geç kalmanın başlıca sebebi ise 1990'lardaki bölgesel güvenlik dinamiklerinin böyle bir yakınlaşmayı engellemesi olmuştur. 2000'lerin ilk on yılında Türkiye'nin Suriye politikasında görülen değişikliklerle beraber, Ankara'nın yeni yaklaşımının bölge politikaları üzerinde ortaya koyduğu anlamlar da çalışma içinde tartışılmaktadır. Son olarak, Türkiye'nin yeni dış politika yaklaşımının sınırları, "Arap Baharı'ndan" bu yana Suriye'de yaşanan gelişmelere değinerek incelenmektedir.