Makale özeti ve diğer detaylar.
İslam dini’nin infla ettiği medeniyet, ‘dünya’yı süslemeye’ iliflkin bir medeniyettir. Buna en güzel kanıt: ‘insanın dünyadaki esas vazifesi, dünyayı güzellefltirmektir’ Hadis-i flerif’idir. Estetiğin temel koyucu ilkesi olan ‘güzellik’ konsepti, islam’da dünyanın verili bir ‘satıh’ olarak süslenmesine iliflkindir. Müslüman insanın görevi, ‘dünya’yı sadece süslemek değil, aynı zamanda, temafla da etmektir. Temafla’nın ereği tabiat’ın objektif, teorik bilgisine varmak değildir. Müslüman zihin, tabiat’ı n anlamını onun bilgisinde değil, istiare yoluyla onun Hakikati’ne varmakta arar. Dolayısıyla islam medeniyeti, kendisini fenomenolojik bir zihinle infla etmifltir denebilir. Osmanlı bu medeniyet’e sahip çıkmıfltır ve bu Osmanlı Rönesans’ını mümkün kılmıfltır. Osmanlı Rönesans’ından sonra islam estetiğinde görülen ‘zevk hezimeti’nin sebebi tartıflılması gereken bir husustur. Tartıflılması gereken, Osmanlı Rönesans’ının, anlamlı özgüllüğünü yitirmeden, küresel bir fenomene eklemlenerek dönüflmesinin nasıl mümkün olacağıdır. Bu imkânlılık islam medeniyetine sahip çıkacak bir sosyal sınıfın (burjuvazinin) oluflumuna bağlıdır.