Makale özeti ve diğer detaylar.
Sözlü anlatım ürünleri sadece bir devrin ürünü değil tüm insanlığa seslenen ortak evrensel değerlerin zamanaşımına uğramayan kültürel bellek mekânlarıdır. Bu bellek mekânlarının en güçlü yansımaları ise masallarda, ontolojik tükenişlerin önüne geçmeye yarayan sanatsal refleksler olarak karşımıza çıkar. Gerçeği estetize ederek farklı görünümler içinde dönüştürme gücüne sahip olan masallar, geçmişi şimdileştirerek geleceğe taşır ve bir milletin örtük sosyo-kültürel dokusunu anlamamızı sağlar. Nesilden nesile devam eden aktarım, masalların gizli dili olan semboller vasıtasıyla gerçekleşir. Sembollerin açar noktaları arketipler ve izlekler olarak değerlendirilmelidir. Bu çalışmada, Saim Sakaoğlu'nun "Gümüşhane ve Bayburt Masalları" adlı eseri içerisinde yer alan "Namert ile Cömert" masalı yukarıdaki değerlendirmeler ışığında arketipsel sembolizm açısından incelenecektir.
Verbal expression products are not only the work of an era but also cultural consciousness places that doesnt prescribe the time of common universal values addressing all mankind. The most powerfull reflections of this consciousness places appear on tales as artistic reflexes which help preventing entological exhaustion.The tales which have the power to transform reality in different views with aestheticism moves the past to future by uptading and provides an implicit understanding of the cultural structure. The ongoing transmission from generation to generation goes on via symbols which are the secret language of the tales. The key points of the symbols should be considered as archetypal and themes. In this study, the "Namert ile Cömert" tale which is in Saim Sakaoğlu's work "Gümüş ve Bayburt Masalları" will be examined in terms of archetypal symbolism in the light of the considerations above.