Makale özeti ve diğer detaylar.
Yirminci asra girerken Çarlık Rusya dünyanın en büyük dev-letlerinden biridir. Aşırı merkeziyetçiliği, yayılmacı emelleri ve modernleşme çabaları dikkate değerdir. Hanedanın kutsal ve dokunulmazlığına dayalı mutlakıyet idaresi, farklı milletleri asimile ederek Ruslaştırma politikaları ve Ortodoksluğun tüm Rus tebaa için tek din yapılması gayretleri resmî çevrelerin ve çarlık hükümetinin ana hedefleriydi. Ancak, batıdaki devrimci ve değişimci çevrelerden etkilenen, Rusya’daki ekonomik, sosyal ve kültürel geriliğin sıkıntılarından bıkan geniş Rus kütleleri merkezi hükümetin aksine farklı arayışlar içerisindeydi. Rusya bir yandan dış ilişkilerde yayılmacı büyük devlet anlayışı sergilerken, diğer taraftan içeriden gittikçe artan ayrılıkçı ve devrimci çevrelerin baskısına maruz kalmaktaydı. Böylece yirminci yüzyıla, geniş topraklar üzerinde hâkimiyet kurmuş olan Rusya, eski kurumlarının varlığını sürdürme çabası ile devrimci çevrelerin arzuladığı düzen anlayışının çatıştığı kargaşa ortamında girmiştir.
Rusların Türklere yönelik geleneksel davranışları yirminci asır başlarında da devam etmektedir. Osmanlı Devletini bölüp parçalama ve stratejik yönden önem verdikleri yerlere sahip olma politikalarını sürdürürken, Rusya içerisindeki Türklerin asimile edilmesine çalışmakta, onlara medeniyette, kültürel gelişmede ve aydınlanma yolunda yeterli destek vermeyerek geri bırakmaktaydı. Tüm olumsuz durumlara rağmen im-paratorluktaki Türkler kültürel gelişimleri ve siyasî haklar için mücadele ediyorlardı.