Makale özeti ve diğer detaylar.
Osmanlı maliyesinde mukataaların ömür boyu kaydıyla gerçek kişilere satışı olarak tanımlanabilecek malikâne uygulamasına 1695 (1106-1107) yılında başlanmıştır. Ankara Damga Mukataası 17. yüzyıl sonlarına kadar havass-ı hümayuna ait olup bilahare sadaret haslarına dahil edilmiş ve nihayet 1717-1718 (1130) yılında malikâneye dönüştürülmüştür. 18. yüzyıl sonuna doğru kısmen İrad-ı Cedid Hazinesi, bir müddet sonra da tamamen Darbhane-i Âmire tarafından zabt edilmeye başlanmıştır. Bu yıllarda mukataanın ¼ hissesi halen malikâne olmakla beraber idaresi artık malikâne mutasarrıfları tarafından yapılmamaktadır. Damga Mukataası “hassha-i tamga-i Ankara ve simsariye ve zarar-ı kassabiye ve boyahane ve cenderehane ve tevabii” ni kapsamaktadır. Şer’iye sicillerinden mukataanın malikâne olarak sahipleri ve mal/muaccele meblağları yanısıra mukataaya müteallik hususların işleyişi ile ilgili bilgiler de sağlanmaktadır. Buna göre her şeyden evvel sof dokumada kullanılan ham tiftik ihracı yasaktır. Böylece hammaddelerin Ankara dışına çıkarılarak iplik ve sof fiyatlarının artması engellenmek istenmiştir. Sof dokumada kullanılan ipliklerin satışı üreticileri tarafından mahalle ve sokak aralarında yapılmakta, buradan artanlar iplikçi esnafına satılmaktadır. Sof satışı ise yalnız bedestanda ve ilgili esnaf tarafından yapılmakta, dokuyucular soflarını esnafa aracısız olarak vermektedir. Simsarlık yalnız yabancılar için söz konusudur. Sofla ilgili bütün işler emin gözetim ve iznine tâbi olarak yapılmaktadır. Bu bağlamda boyahane, eminin tekelinde olup özel kişilerin veya esnafın oluşturduğu her türlü “ittihad”, “inhisar” olarak adlandırılarak yasaklanmıştır.