Makale özeti ve diğer detaylar.
Türkiye’de klasik dönem Osmanlı nüfus tarihi çalışmaları Ömer Lütfi Barkan ile başlamıştır. 1940’lı yıllardan itibaren yazmaya başlayan Barkan, Osmanlı kurumları ve bu kurumların ürettiği kaynak serileri üzerine eserler verirken diğer taraftan da bu kaynaklara dayalı olarak nüfus konusunu ele almıştır. Aynı dönemlerde Fransa’da gelişmekte olan Annales Ekolü temsilcileri ile doğrudan temas halinde olan Barkan, özellikle Braudel’in Akdeniz Dünyası diye bilinen eserinde yer alan nüfus verilerini Osmanlı kaynakları ile karşılaştırmış ve tüm Akdeniz dünyasından XVI. yüzyıl boyunca görülen nüfus artışının Osmanlı coğrafyasında da var olduğunu ortaya koymuştur. Bu çerçevede demografi tarihi için uygun verileri barındıran tahrir, avarız ve cizye defterlerine dikkat çekmiştir. Bu defterlerin bir kısmını sadece yayımlamakla yetinmeyen Barkan, verileri Annales’cilerin bulguları ile karşılaştırmıştır. Esasen o, vergi amaçlıtutulan bu defterlerin nüfus tarihi bakımından nasıl kullanılması gerektiği konusu ve muhtemel sorunlarına da dikkati çekmiştir. Bu tür sorunların başında “hane” deyimi gelir. Defterlerde vergi ünitesi olarak geçen “hane”den hareketle, ailedeki toplam nüfusu hesaplamak için kullanılması gereken katsayı Barkan’a göre 5’tir. Ancak sonraki dönemlerde tereke defterlerine dayalı çalışmalar bağlamında bu katsayının 4 olarak revize edilmesi gerekir. Benzer durum cizye ve avarız defterleri için de geçerlidir. Bu tür defterlerde kullanılan “hane” ve “nefer” terimi daha farklı katsayıların kullanılmasını gerektirmektedir. 1695 reformundan sonra cizye defterlerindeki vergi mükellefi kayıt yaşı düşmüştür. Bu defterlerdeki verilerden nüfus sayısını elde etmek için kullanılması gereken katsayı 2’ye kadar düşer. Her durumda tüm defterlerdeki verileri dikkatli kullanmak gerekir. Diğer taraftan nüfus yoğunluğu, artış hızı, kır-kent dağılımı, konargöçer nüfusun hesaplanması gibi sorunlar varlığını sürdürmektedir. Son yapılan çalışmalara göre XVI. yüzyılın sonlarına doğru Hüdavendigar livası gibi görece daha yerleşik olan bölgelerde nüfus yoğunluğu ortalama km2 başına 20 kişidir. Bu ortalama Bursa gibi kalabalık şehirlerin bulunduğu sancaklar için geçerlidir. Dağlık bölgelerde bu ortalama 7’ye kadar düşmektedir. Nüfusun yatay ve dikey hareketliliği daha sosyal bir içerikte incelenmektedir.Ancak yine de yapılacak çok iş vardır.