Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu makalenin konusu, düşünce tarihinin her döneminde tartışılmış "dilin kökeni" meselesine Rousseau'nun yaklaşımıdır. Konu çerçevesinde, öncelikle "dilin kökeni" meselesi ana hatlarıyla ele alınmakta, ardından Rousseau'nun meseleye yaklaşımı, ilham kaynaklarıyla ve tarihî bağlamı içinde değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu amaçla, Condillac, Renan gibi, meseleyi ele almış başka filozofların düşüncelerinden de faydalanılmaktadır. Rousseau dilin kökenini, insanoğlunun henüz doğa halinde yaşadığı sırada kullandığı jestlerden başlayan ve ilk sesli işaretler olan çığlıklardan söze varan bir tarihî süreçte tasvir etmeye çalışmaktadır. Rousseau'ya göre bidayette insanoğlunu konuşmaya sevk eden ilk saik, muhakeme [raisonnement] değil, teessürleri [passions] olmuştur.
This paper is about Rousseau's approach to the long-debated issue of the origin of language. It begins with an overview of the matter and then undertakes an evaluation of Rousseau's position within its historical context and his sources of inspiration. To this end, other philosophers like Condillac or Renan, who have examined the question, are also discussed. Rousseau locates the origin of language in the very first gestures and vocal signs such as screams, when man lived in a state of nature, and suggests that these improved and became language as we know it in their historical course. He also argues that the first determinant cause that urged men to speak was not their reasoning, but their passions.