Türkiye’de kırsal Alevi yerleşim bölgelerinde toplumsal dokuyu meydana getiren insanların kendilerine özgü mekânsal alanları oluşturma süreci; tarihsel gelişimle birlikte çevremekân- insan ekseni etrafında oluşagelmiştir. Bu bağlamda kırsal Alevi yerleşimlerinde toplumsal dokuyu sarmalayan geleneksel yaşam biçimi, mekânların kurgusal düzeni ve kültürel ilişki ağları; ortak bir dilin etrafında gelişmiştir. Süregelen bu temayüller potası içinde geleneksel yaşam ritüelleriyle birlikte kültürel belleklerini dışa kapalı bir düzlemde ortaya koyan Aleviler; kırsal yerleşim bölgelerinde fiziksel çevreyle uyum sağlayan ve doğadaki çeşitli nesnelere yükledikleri tinsel anlamlarla insan-doğa ilişkisini belirleyen bir kültürün nasıl “sürdürülebilir” olduğunu ortaya koymuşlar. Bu tür yerleşimlerin karakterini taşıyan Türkmenhacı (Bismil-Diyarbakır) ve Yoncalı/Ortinik (Ovacık-Tunceli) Alevi köyleri; geleneksel toplumda hayat bulan ritüelleri, manevi dünyaları sarmalayan Cem kültürü, içe dönük insani ilişkileri, süregelen yerel aidiyetleri ve yerleşim örüntülerini hâlâ koruyabilmektedir. Bu çalışma; son 20-25 yıl içerisinde ortaya çıkan toplumsal ayrışma, terör, şiddet ve ayrıksı bir aidiyete sahip olmanın yarattığı dışlanmanın ötesinde; referans alınan iki köy bağlamında ortak bir belleği yaşatan kırsal Alevi kültürünün serencamını ortaya çıkarmayı hedeflemektedir.