Makale özeti ve diğer detaylar.
Su kaynakları tarımcı toplumlarda tarlaların bereketi ile bağlantılıdır. Doğanın mevsimlik döngüsü ile bitkilerin köklenmesi ve hasatının su kaynaklarına bağımlı olması, Eski Önasya'da dini bir kavram haline gelmiştir. Bu kapsamda ortaya çıkan mitolojik öyküler ve ritüel uygulamalar, arkeolojik verilerde izlenebilmekte ve yazılı kaynaklara göre yorumlanabilmektedir. Bereket kültüne ilişkin tapınaklar ve açık hava tapınakları, nehirler ve pınarlar gibi doğal su kaynakları yanına kurulmuşlar, ya da tapınaklar yakınına kuyular açılmıştır. Doğanın ilkbaharda yeniden canlanması ve sonbaharda ürünün hasat edilmesi, tanrılara yapılan sunular eşliğinde bu tapınaklarda kutlanmıştır. Tahılın su ile birleşmesi, doğanın yeniden canlanmasını ve tarlalara tohum atılmasını simgelemiştir. Göller ve havuzlar yağmur yağdırma törenleri için kullanılmışlar ve sunular, öteki dünyaya giriş kapıları olduklarına inanılan çukurlara bırakılmış ya da pınarlara dökülmüşler, ayrıca, tanrıların ritüel yemeklere katılmalarının sağlanması için tütsü kullanılmıştır. Bu uygulamalar çağlar boyunca Önasya'da yaşatılmış ve kısmen günümüze kadar ulaşmış geleneklerdir.