Makale özeti ve diğer detaylar.
“Düşüş”, içinde bulunulan varlık alanından, istem-dışı bir inişi niteler. Sahip olunan bu varlık alanını kaybetmenin yanı sıra, düşenin de bir değersizlik duygusuna uğramasına neden olur. Düşüş, sahip olunan değerlerden uzaklaşma veya temelde onları kaybediş olmakla birlikte, istikamet olarak daha aşağıları göstermektedir. Ancak bununla birlikte düşmek, esasında uzaklaşmanın bir göstergesidir. Düşüşün olumsuz görünen bu yönlerinin yanında, onu olumlu kılan yönleri de vardır. Her şeyden önemlisi düşüş, kaybedilen varlık alanının önemini insanlara hatırlatır. Zira hemen yanında olan değerlerin önemi, ancak ondan uzaklaştıkça anlaşılır. Ayrıca kaybedilen bu düzeye tekrar nasıl çıkılacağı noktasında ipuçları verir. İnsanlığın Hz. Adem’le yaşadığı yüce düşüş, onların hepsinin bilinçaltında izler bırakmıştır. Bu düşüşün işlenen bir suça bağlı olması, değişik din ve kültürlerde farklı algılanagelmiştir. İslam dini, bu hususta, her şeyin ezelde böyle takdir edildiği düşüncesiyle, insanın “inişte”ki masumluğu anlayışını geliştirmiştir. Ancak bu düşüş bütün insanlıkta bir kırılganlığın da nedeni olmuştur. Bu çalışmada, yukarıdaki düşünceler ışığında, şiirleri derin tasavvufi remizler içeren Şeyh Gâlib’in, özellikle bir gazeli ve tardiyyesinde “düşüş”ün izleri aranıp bulunmaya çalışılmıştır.