Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu makalede çağımızda “refah devleti” ve “sosyal devlet” anlayışlarının egemenlik kazanmasından sonra nasıl geleneksel “kerim devlet” anlayışına dönüldüğü ele alınmaktadır. Osmanlı örneğinde geleneksel dünyagörüşüne göre adil devlet, kısaca tebaasının geçimini, kerim devlet ise bakımını üstlenen devleti belirtir. XIX. asırda yükselen sanayi kapitalizminin derinleştirdiği sosyal eşitsizlik, devletin meşruiyet kazanmak için tekrar refah misyonunu üstlenmesini gerektirdi. XX. asırda revaç bulan refah devleti, geleneksel “adil devlet,” temelde ikinci kuşak insan haklarının sağlanmasını hedef edinen sosyal devlet ise “kerim devlet”in çağımızdaki karşılıkları sayılabilirlerdi. Ancak aslında moral ekonomi çağına özgü bu devlet modellerinin modern çağa özgü kapitalist mantıkça zorlanması üzerine başlıca feminist düşünürler tarafından vatandaşların hem geçim ve temelde vakıflar gibi sivil toplum kuruluşları sayesinde bakımlarının üstlenildiği, hem de kimliklerinin tanındığı inâî, yani “kerim devlet” modeli tekrar gündeme getirilmiştir.
In this article how the conception of “providential state” is reasserted in the postmodern age is dealt with following the examination of the attempts in the modern age at substituting the models of “just/generous state” distinguished in the Ottoman case with those of “welfare state” and social state”. According to the traditional world exemplified by the Ottoman case the just state denotes shortly which one that undertakes the sustenance of their subjects and the generous state their care. Social inequality deepened by industrial capitalism rising in the nineteenth century called for state to re-undertake the mission of welfare in order to gain legitimacy. The welfare state gaining ground in the twentieth century may be regarded as the equivalent in our age of traditional “just state” while social state which aimed basically at providing the second-generation human rights as that of “generous state.” But as these models are strained by the capitalist logic proper to the modern age the model of providential, that is, “generous state”, in which both the sustenance and care of citizens basically through such bodies of civil society as foundations is undertaken and their identities is recognized, are relaunched mainly by feminist thinkers.