Makale özeti ve diğer detaylar.
Bedenî arızaların veya bu arızaların sebebiyet verdiği eksikliklerin insan hayatında oluşturduğu olumsuzluklar bilinen bir gerçektir. Bu türden eksikliklerin, bu cümleden âmâlığın kimi zaman ve hallerde insanda bulunan sanat gücünün ortaya çıkmasında tetikleyici işlev üstlendiği de vakıadır. Bu incelemede Türkiye âşıklık geleneği içinde günümüz usta âşıklarından Âşık Mevlüt İhsanî ve Âşık Mustafa Ruhanî'nin ‚yaşnâme‛leri üzerinde durulmuştur. Âşık Mevlüt İhsanî ve Âşık Mustafa Ruhanî yaşadıkları çevre ve geçirdikleri çocukluk dönemleri yönünden benzer bir hayat sürdürmüştür. Bu benzerlik yaşnâmelerde somut bir biçimde görülmektedir. Her iki âşık sanatçının yaşadıklarındaki benzerliğin odağında ikisinin de âmâlığa duçar eden trajik bir olay söz konusudur. Yaşnâmelerde de anlatılan bu trajik olay iki âşığın sanat yolculuğunda mühim bir safhadır. Tek kalemden çıkmış gibi benzerlik gösteren her iki âşık/sanatçının ‚yaşnâme‛leri mukayese edilmiştir. Gerek yaşanan trajik olay gerek artzamanlı olarak yazılmasına rağmen eşzamanlı özellik arz eden yaşnâmeler ve gerekse sanat hayatlarındaki örtüşmeler göz önüne alındığında bu iki zirve sanatçının arasındaki paralelliğin tahmin edilenin ötesinde olduğu görülür.
It is a known fact that bodily defects and deficiencies caused by these defects constitute difficulties in one's life. Such deficiencies, in term of blindness, undertake a triggering function for the emergence of one's competency of art in some cases and at various times. This study dwells upon the ''yaşnâme‛ of Ashik Mevlüt İhsanî and Ashik Mustafa Ruhanî, today's master minstrels within Turkish custom of minstrelsy. Ashik Mevlüt İhsanî and Ashik Mustafa Ruhanî have led similar lives in terms of the neighborhood that they have lived and childhood that they have had. This similarity is perceptibly seen in the ‚yaşnâme.‛ The focal point in the similarity of these two minstrel artists have experinced is that there is a tragic event which resulted in both ministrels' blindness. This tragic event, also told in the ‚yaşnâme‛, is a crucial phase in the artistic journey of two minstrels. The two ‚yaşnâme‛ of both minstrels/artists, which resemble each other as if they are written by a single minstrel, are compared. The parallelism between these two important artists is beyond predictions when the experienced tragic event, the ‚yaşnâme‛ which display synchronic quality though written diachronically, and coincidences in their art life are taken into account.