Makale özeti ve diğer detaylar.
People have always been interested in their residences and developing the quality of their houses in every respect. Theatre as an art reflecting human life in detail has not disregarded where people live as well as how they live. People’s wish to design larger and taller buildings for their own use and for the use of others has in time turned into passion which has attracted many designers. Norwegian playwright Henrik Ibsen and British playwright Arnold Wesker are among those playwrights who have felt the need to bring to the stage the never ending passion that people have always felt to improve the quality of their houses. Both dramatists make public that the effort spent in this activity requires not only skill but also passion, and denote that individuals with passion to improve the standards of dwelling-houses, neglecting those in their lives needing their interest, may meet with a loss.
İnsanların yaşam kaliteleri ile yaşadıkları konutlar arasında yakın bir ilişki vardır. Bu bağlamda da, yaşadıkları mekanları geliştirme yönünde çabaları olmuştur. İnsan yaşamını yansıtan bir sanat olan tiyatro da insanların nasıl yaşadıkları yanında nerede yaşadıkları konusunu da sahneye getiren bir sanat olmuştur. İnsanların kendi kullanımları ve başkalarının kullanımları için daha büyük ve daha yüksek binalar yapma isteği zaman içinde tutkuya dönüşmüş ve bu tutku birçok tasarımcıyı kendine bağlamıştır. Norveç’li oyun yazarı Henrik Ibsen ve İngiliz oyun yazarı Arnold Wesker insanların oturdukları evlerin kalitesini her bakımdan geliştirme çabasını sahneye getiren oyun yazarları arasındadır. Her iki oyun yazarı da bu eylem için harcanan çabanın yalnız beceri değil, tutku da gerektirdiğini ortaya koyar ve yaşamlarındaki insanların gereksinimlerini göz ardı ederek, tutkularını bütünüyle evlerin kalitesini geliştirmeye adayan insanların birçok şeyi kaybetmesinin kaçınılmaz olduğunu vurgular.