Makale özeti ve diğer detaylar.
İstanbul’un eğlence hayatında önemli bir yer tutan bu çingeneler kendilerini diğer çingenelerden ayrı bir kategoriye oturtmuşlardır. Özellikle saz çalmada, dans etmede, şarkı söylemede kısacası çengilik alanında saldıkları ün dolayısıyla bu ayrımın kendiliğinden belirdiği görülmektedir. Keza kendileri de bu farkı betimlemek amacıyla çingene isminden ziyade “Roman” olarak kendilerini tanımlamışlardır. Önceleri sur dışında ikâmet eden bu çingeneler 1826 yılından itibaren sur içine girmeye başlamış, Topkapı ile Edirnekapı arasına yerleşenler Sulukule Çingeneleri olarak tanınmışlardır. Yaşam tarzları, giyim kuşamları, şiveleriyle toplum içinde kendilerini hemen belli eden bu insanlar viraneye benzeyen yapılarda yaşamaktaydılar. Sulukule’de, Osmanlı tebaasından normal insanların yapmayacağı meslekleri icra edenler bulunsa da bu meslekler çengicilik kadar yoğun değildi. Bir zamanların rağbet gören eğlence anlayışı çengiciliğe, dolayısıyla Sulukule’ye gösterilen ilginin azalması 1850 yılından takiben başlayan ve 20. yüzyıl başlarından itibaren kendini iyice hissettiren batılı eğlence tarzlarının Beyoğlu gibi semtlerde revaç bulmasıyla başlamıştır. Yakın dönemde çingenelerin evlerini eğlence mekânı olarak müşterilerine açmaları da 1990’lı yılların başında son bulmuştur. Ancak dönemin Emniyet Müdürü tarafından evlerinin kapattırılması bu mesleğe son vermemiş, bunların yer altına çekilmesine hatta çingenelerin fuhşa yönelmesine neden olmuştur. Günümüzde ise bu mahalle “Sulukule Dönüşüm Projesi” adı altında kaldırılmayı beklemektedir.
As a conclusion, we can say about Sulukule gypsies that these gypsies who have an important place on Istanbul’s entertainment life put themselves into a different category from other gypsies. It is clearly seen that the differentiations appear automaticaly because of their reputation in singing, especially playing saz; briefly orchestra organization. Likewise, to describe the differentiation they have described themselves as ‘Roman’ instead of being called gypsy. The gypsies who previously stayed out of the city wall have started moving into the city since 1826, and the ones who settled between Edirnekapı and Topkapı have been known as Sulukule Gypsies. These people who conceal themselves by their lifestyles, accents and clothing were living in buildings in ruin.Even though there were ones doing jobs which normal Ottoman citizens wouldn’t do in Sulukule, these jobs weren’t intense as much as doing orchestra job. The loss of interest to orchestra-dancing girls and to Sulukule that was popular once upon a time started in 1850 and the early times of 20th century as western entertainment styles were in demand in restricts such as Beyoğlu. That gypsies opened their houses to costumers for entertainment later on ended at the very beginning of 1990’s. That present police chief of that time closed their houses not only put an end to this job but lead these work move underground, even lead the gypsies to incline towards prostitution. Today, this quarter is looking for to be removed by Sulukule Transformation Project.