Makale özeti ve diğer detaylar.
30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nden sonra Osmanlı Devleti'nin çeşitli bölgeleri İtilaf Devletleri'nin işgaline uğramıştı. Savaştan yenik çıkan Osmanlı Devleti'nin artık toparlanamayacağının düşünüldüğü ve İtilaf Devletleri'nce topraklarının paylaşıldığı bu sıralarda, ülke içindeki kimi azınlıklar da devlete karşı taleplerini elde etmek için uygun ortamın oluştuğu kanısındaydılar. Özellikle savaş sırasında devletle ciddi problemler yaşamış olan Rumlar ve Ermeniler, mütareke ortamından daha rahat istifade edebilmek gayesiyle, din adamları öncülüğünde kendi aralarında bir ittifak oluşturmuşlardı. İki grubun ülke içindeki en büyük din adamları olan patrikler tarafından oluşturulan ittifak, yine iki tarafın da imzaladığı bir muhtıra metniyle de kendilerince resmî bir hâle getirilmişti. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından Mudanya Mütarekesi sonrasına kadar devam edecek olan bu işbirliği döneminde, söz konusu taraflar Osmanlı Devleti'ne karşı taleplerinde birbirlerini destekleyerek Batı kamuoyu nezdinde daha güçlü bir görüntü sergileyecekleri gibi ülkenin değişik bölgelerinde faaliyet gösteren Rum ve Ermeni çetelerle beraber hareket ederek de işbirliğinin silahlı cephesini oluşturacaklardır.
Various regions of the Ottoman State had been invaded by the Entente powers after the Armistice of Mudros, signed in 30 October 1918. At these times in which it was thought that the beaten Ottoman State would not be able to recover from this situation again and its territories being split by the Entente powers, the minorities were in the opinion of that it was the proper situation to get their demands against the state. Especially the Greeks and the Armenians having had serious problems with the goverment during the time of war had formed an alliance among themselves under the leadership of the clergy in order to benefit from this armistice atmosphere. The alliance formed by the patriarchs who were the most important clergymen of these two groups in the country was made legal with a memorandum text signed by two parts. In this period of collaboration which would last from signing the Armistice of Mudros to the Armistice of Mudanya these concerned parties, supporting each other for their claims, not only would display a better image in the eyes of Western public but they would also constitute the armed fronts of the collaboration by going along with the Greek and the Armenian gangs that are being active in different regions of the country.