Makale özeti ve diğer detaylar.
Mütareke döneminin bilinen ilk milli örgütü Kara Vasıf Bey'in kurduğu İttihatçı yapıdaki Karakol Cemiyeti'dir. Cemiyet, Kocaeli Yarımadası'nı kontrol altında almak için bölgede Rum çetelerine karşı silahlı teşkilat oluşturmuştur. Gebze ve civarındaki teşkilatın başına da Yahya Kaptan'ı getirmiştir. Sivas'ta gerçekleştirilen kongrede tüm bölgesel milli cemiyetlerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmesine karar verilmiştir. Karakol Cemiyeti de bu kararı görünüşte kabul etmiş ancak örgütünü muhafaza ederek bağımsız davranmaya çalışmıştır. ARMHC adına karar ve yürütmeyi üstlenen Heyet-i Temsiliye'nin reisi Mustafa Kemal Paşa Yahya Kaptan ile beraber Gebze ve Kartal teşkilatını doğrudan Heyet-i Temsiliye'ye bağlamak isteyince ARMHC'nin İstanbul teşkilatı olarak bilinen Karakol Cemiyeti buna direnmiş ve artık kendi nüfuzundan çıkan Yahya Kaptan'ı bölgeden uzaklaştırmaya çalışmıştır. Rumlar ve Üsküdar Mutasarrıfı Ziver Bey tarafından da pek çok suçla itham edilen Yahya Kaptan İstanbul'dan gönderilen hükümet kuvvetleri tarafından 9 Ocak 1920'de Tavşancıl'da katledilmiştir. Mustafa Kemal Paşa ortaya koyduğu belgeler doğrultusunda Nutuk'ta bu olaydan uzun uzun bahsetmekte ve İstanbul teşkilatını hükümetle işbirliği yapmakla suçlamaktadır. Yine Kartal ve Gebze'de İstanbul teşkilatıyla bağlantısı olan bazı isimleri de İngiliz Muhipleri Cemiyeti adına faaliyet yürütmekle itham etmektedir. Konuyla ilgili başka belge ve kaynaklar da incelendiğinde İstanbul teşkilatının ve Mustafa Kemal Paşa'nın itham ettiği isimlerin Yahya Kaptan'ın katledilmesinde pay sahibi oldukları bir gerçek olarak ortaya çıkmaktaysa da hükümetle doğrudan işbirliği halinde oldukları ve Milli Mücadele'ye ihanet ettikleri sonucuna varmak mümkün gözükmemektedir. Bu olay en azından TBMM'nin açılışına kadar Müdafaa-i Hukuk hareketinin tek merkezli olmadığı gerçeğiyle beraber düşünülmelidir. Kocaeli Yarımadası'nda Karakol Cemiyeti ve Mustafa Kemal Paşa arasındaki rekabet 16 Mart 1920'de İstanbul'un resmen işgal edilmesine kadar devam etmiştir.
Karakol Association, which was initiated by Kara Vasıf Bey in a Unionist manner, is the very first known Turkish national defensive organization of the Armistice ( of Mudros ) period. The Karakol Association had formed an armed organization against Greek bands in order to get the Kocaeli Peninsula area under control and Yahya Kaptan was appointed as the head of the organization in Gebze and its vicinities. It was decided in the Congress of Sivas that all regional national organizations had to be unified under 'Association for the Defense of the Rights of Anatolia and Rumelia". The Karakol Association agreed to outwardly admit this decision but they still tried to maintain their own organization and act independently. When Mustafa Kemal Pahsa, who was the chief of the Committee of the Representativies which was in charge of the decision and execution in the name of ADRAR, wanted to connect Gebze and Kartal districts and also Yahya Kaptan to the Committee of Representativies directly, but it was rejected by the Karakol Association which was then recognized as the İstanbul branch of ADRAR, and they tried to conduct Yahya Kaptan away from the mission as he had been becoming uncontrollable. Yahya Kaptan, who had been accused in a great deal of allegations by Greeks and Ziver Bey, the governor of Scutari, was killed in Tavşancıl on 9th January by the Government forces dispatched from İstanbul. Mustafa Kemal Pasha, in line with documents he himself puts fort, mentions of this incidence greatly in his Speech and accuses the İstanbul branch of the Committee of being in collaboration with the İstanbul Government. Again, he accuses some persons at Kartal and Gebze districts of to be in connection with their activities conducted in favour of 'the Association of the Friends of England in Turkey'. Although, when other related documents and sources analyzed, the fact that the persons who were accused by Mutafa Kemal Pahsa apparently had a part in the murder of Yahya Kaptan, it is much too far as a possibility to conclude that they had a direct connection with the Istanbul Government in treachery and treason against the Turkish National War of Independence. This incidence should be considered in paralel with the immediate fact that 'the Defense of the Rights Movement' was not at all concentric, at least until the opening of the Turkish Grand National Assembly. The competition between Mustafa Kemal Pasha and the Karakol Assosiation in the Kocaeli Peninsula continued until 16th March, 1920, when İstanbul was virtually occupied.