Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu makalede, egemenlik kaybı bağlamında Uluslararası Toplum’un himaye rejimi kurması Bosna- Hersek örneğinde çözümlenmeye ve tartışılmaya çalışılacaktır. Bosna-Hersek örneği Uluslararası Toplumun üstlendiği roller açısından önemlidir. Bosna-Hersek’teki tecrübeler diğer benzer durumlarda da rehberlik etmiş ve bu örnek diğer uluslar arası etkinliklerin tanımlanmasında bir nevi mihenk taşı olarak ortaya çıkmıştır. Uluslar arası Toplum-egemenlik ilişkisi, Bosna-Hersek’e özel ad hoc bir kurum olan Yüksek Temsilcilik Ofisi (YTO) üzerine yoğunlaşılarak irdelenmeye çalışılacaktır. Seçilmemiş bir uluslararası memurun yönetimindeki denetlenemeyen ve şeffaf çalışmayan bir uluslararası örgütün ulusal siyasete böylesine dahlinin meşruiyeti elbette çok kuşkuludur. Ancak, Bosnalıların tepkileri ve eleştirilerine bakıldığında, kurumun sorumlu özelliklerinden çok kendi taleplerini ciddiye alması ve gerçekleştirmesi yönünde olduğunu gözlemek mümkündür. Bosna-Hersek’in açmazı gayet belirgindir. YTO’da somutlaşan uluslar arası müdahale merkezi devletin güçlenmesi ve ülkenin birliği için vazgeçilmez görünüyor; oysa bu müdahale ulusal karar alma süreçlerinin ve ulusal kurumların önemini azaltarak, dolayısıyla da Bosna-Hersek denilen ülkenin egemenliğini yıpratarak meşruiyetini zedeliyor.
The aim in this article is the analysis of the establishment of the protectorate by the International Community in Bosnia-Herzegovina within the framework of sovereignty. The focus will be the Office of High Representative (OHR) in the effort to understand the relation of the International Community with sovereignty. The legitimacy of the involvement of an unaccountable and non-transparent international body in domestic politics seems questionable. However, it can be observed in the reactions of the Bosnians that these are rather on the consideration of their demands than the essential problem of the existence of such an institution. In this sense, the Bosnian dilemma is clear: The international intervention that is institutionalized en the OHR seems indispensable for the unity of the country and the strength of the central state, however this decreases the domestic decision-making and hence the legitimacy of the country by breaking its sovereignty.