Makale özeti ve diğer detaylar.
Liberalizm uzun süre sosyo-kültürel çeşitlilik (çoğulculuk) meselesine en iyi cevap olarak düşünüldü. Zarar ilkesi sınırları içinde bir hoşgörü fikrine dayanan liberal miida/1lI1e e/meme modeli ve sosyo-kültürel farkıtlıklar karşısında devletin yansızlığı fikrine ve herkes için bir eşiı (formel) vatandaşlık hak ve özgürlükleri sistemi ilkesine dayanan liberal aynmctlık yapmama modeli, gelenekselolarak, sosyokültürel çeşitliliği düzenlemenin en iyi yolu olarak görülegeidi. Ancak, ethno-kültürel grupların kültürel kimliklerinin ıanınması ve ifadesine yönelik son zamanlardaki talepleri bu görüşü tartışılır kılıyor ve bu geleneksel liberal politikaların, sosyo-kültürel farklılıkları farklı hak ve muamaleler biçiminde tanıyan bir politika lehine aşılmasının düşünülmesi gerektiğine işaret ediyor. Bu makalede, geleneksel liberal müdahale etmeme ve ayrımcılık yapmama politikalarının, son zamanlarda ortaya çıkan bu kültürel taleplerle uygun bir biçimde başa çıkmaya yeterli olup, olmadıkları tartışılıyor.
Liberalism has long been thought as the best answer to ıhe issue of socio-cultural diversity (pluralism). The liberal non-interference model, which is based on an idea of toleration within the limits of the Harm Principle. and the liberal non-discrimination model, which is based on an idea of state neııtrality to socio-cultural differences and a principle of a system of eqııal (forma\\) citizenship rights and libeı1ies for all, have traditionally been seen the best way to accommodate socio-cultura! diversity. However. the reçent demand of ethno-cultural groups for the recognition and expression of their cultural identities chaııenges this view, suggesting transcending these traditional liberal policies in favour of one that recognizes socio-cultural differences in the forms of different rights and treatments. This paper discusses whether the traditional liberal policies of non-interference and non-discrimination are sufficient to properiy deal with ıhese recem cultural demands. Showing ıhat neİlher approach is sufficient to meet these demands, the paper concludes that liberal needs to develop new approaches to the issue of socio-cultural diversity, and the recent developments in liberal multiculturalism are a result of this awareness.