Makale özeti ve diğer detaylar.
3 Kasım 2002 milletvekili genel seçimleri, siyasal yaşamımıza iki partili sistemi yeniden getirmiştir. AK Parti, tek başına hükümet kurma olanağı tanıyan bir çoğunluk ile parlamentoda yerini almıştır. Ne var ki, bu seçimleri kazanan siyasal partinin lideri, milletvekili olmadığından başbakanlığa atanamamıştır. 3 Kasım 2002 seçimlerini kazanan liderin başbakanlık koltuğuna oturarnaması olgusuna; yasamanın kapsayıcılığı, yumuşak güçler ayrılığı, yasamanın üstünlüğü, yürütmenin çift başlılığı, yürütmenin yasama önünde sorumluluğu ve yürütmenin yasamayı fesih hakkı gibi tanımlayıcı ilkeler ışığında bakıldığında, parlamenter rejimin geleneksel işleyiş kalıplarının zorlanacağı açıktır.
The parliamentary general elections of November 3, 2002 brought a two-party system in our political life again. The AK Party entered the parliament by obtaining a majority to form a single party government. However, the leader of the winning party couldn't be appointed as Prime-Minister due to his disqualification for not beilig adeputy. lt is obvious that the tmditional working patterns of parliamentary regime wilI be forced when one looks at the fact that the Icader of the winning political party did not become I'rime-Minister in the light of defining principles such as inclusiveness of legislative power, flexible separation of powers, superiority of legislature, the two-tiered executiye, executive accountability before the legislature and the executive's right to dissolve parliament. On tlıe other hand, it is nccded to correct this situation which does not reflect the electoml prefercnces by fiııding a solution iııharnıoııy witlı the democmtic priııciples.