Makale özeti ve diğer detaylar.
Olumsallık, insan eylemleri ve insan eylemlerinin önceden öngörülemeyen sonuçları ile ilgili olup her şeyin her zaman başka türlü de olabilmesi; insan eylemlerinin bu potansiyeli taşımasıdır. . Olumsallık, sosyal felsdi bir kavramdtr. Sosyal felsde, insan eylemlerini ve genel toplumsal değişmeyi 'anlama' ve 'anlamlandım1a' çabasıdır. Bu özelli!;; onu sosyal teoriden ayırır. Bilindiği gibi, sosyal leori sosyal sistemi ve toplumsal eylemleri aktüel boyutuyla açıklamakla sınırlıdır. Risk ve sigorla kavramları sosyal tmride olumsallığın işlemsel karşılığıdır. Oysa, olumsallık kavramı, genellikle sosyal bilimlerde ve özellikle de ana akım konumundaki pozitivist paradigmada çok dar bir çerçevede ele alınmaktadır. Olumsallık, araştırılan konuda, metodolojik bakımdan nedensel olarak açıklanamayan, tesadüfi, raslgele bulgulara indirgenmekledir. Bu makalede, bu dar çerveyi aşan, olumsallığı modern düşüncenin ve sosyal sistemin temeline oturtan iki farklı sosyal tmri incelenmektedir.
The concept of contingency is related to human acts and activities, and their unintended consC( juences. Contingency is embedded in lıuman actions as enduring pOlenlial in which it appears in ils double aspecl as potentialily lo and polentialily not to. In this study, i try to o(fc'r an alternative explanation of ıhe concept of contingency which surely goes beyond positivistic reducıionism and argue, with a special rderence lo the social theories of Beck and Giddens, that contingency is a key lo understanding the experience of modemily and modern culture. The concept of contingency is rooted in social philosophy in which ıhe tem\\s of the debates are oriented to understanding the general aims of social action and social change. The ethos of social philosophy is to try to construcl amcaningful frame of rderence with respect to those aspects of social change which have, themselvcs, arisen from human actions and have rcsulted in social crisis. On the other hand, social philosophy remains largely abstract and metahistorical to a firm anaysis of social realityand change. For that reason, social philosophical lem\\s of the debate should be operationa!ized on a day to day basis. i daim that risk is that kind of concepl which, on the one hand bcars the full potentiality of social philosophical connotations of contingency but, on the other hand dirı'ectly givıes the elements of social formation in the Iate capitalist modernilyo.