Makale özeti ve diğer detaylar.
Osmanlı İmparatorluğu XIX. yüzyılın mamül mal imalatçısı Avrupa ülkeleri için son derece önemli bir piyasa idi. Piyasada yer edinmek isteyen Avrupalı tüccar ucuz mamül satmak, taksitli satış yapmak, ticareti mümkünse aracısız sürdürmek, değil ise uygun bir yerli temsilci ile çalışmak, Osmanlı tüccarına kredi imkânı sağlamak ve her şey dahil mal teslim (c.i.f.) fiyatı söylemek, işlemlerinde ve tanıtıcı faaliyetlerinde Fransızca kullanmak, seyyar ticaret acentalarından yararlanmak, piyasada yeterli bir ön soruşturma yapmak gibi hususlara dikkat ettiğinde başarı şansı artmaktaydı. Anılan hususlara uymakta diğer Avrupa ülkeleri tüccarının İngiliz tüccarından daha başarılı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumun ilgili dönemde Osmanlı ithalatında İngiltere’nin aleyhine olmak üzere diğer bazı Avrupa ülkelerinin paylarının artmasında rol oynadığı düşünülebilir.
The Ottoman Empire was one of the most important markets of the nineteenth century for European producers of manufactured goods. European merchants who sought a place in the market increased their chance for success when they adopted certain practices. These included selling inexpensive products, allowing for payment in installments, eliminating the middleman if the market allowed, and if not, working with an appropriate local agent, providing credit opportunities to Ottoman merchants and quoting prices for finished products that included cost, insurance and freight (c.i.f.), using French in transactions and in advertising, taking advantage of commercial travelers and conducting adequate preliminary market research. The merchants of other European countries were more successful than English merchants in adopting these practices. It might thus be suggested that this situation contributed to the increase in the shares of certain other European countries in Ottoman imports at the expense of England during the period under consideration.